"Bir türlü durulmak bilmeyen ruhlar vardır, bilmez misiniz? Birbiri ardından düş ve eylem isterler, en saf tutkular, en azgın zevkler isterler, böylece her çeşit hevese, her çeşit çılgınlığa atılır insan."
...
"Zavallı biz kadınlar, bu oyalanmaya bile sahip değiliz!" dedi.
"Acı bir oyalanma, çünkü bununla mutluluğa ulaşılmaz."
Emma:
"Evet, ama zaten günün birinde mutluluğu elde edebilecek miyiz acaba?" diye sordu.
Rodolphe:
"Evet, bir gün karşınıza çıkıveriyor," dedi.
...
Rodolphe:
"Bir gün karşımıza çıkıveriyor," diye yineliyordu, "Bir gün, birdenbire, tam umudumuzu kestiğimiz sırada. O zaman ufuklar aralanır; "İşte!" diye haykıran bir ses gibidir. Bir kimseye, yaşamınzın sırlarını dökmek , ona her şeyi vermek, onun için her şeyi feda etmek gereksinimini duyarsınız! İçinizdekileri anlatmazsınız birbirinize, anlatmadan seziverirsiniz. Düşlerde görüşmüşsünüzdür (Emma'ya bakıyordu). Kısacası şuracıktadır, o kadar aranmış olan hazine şuracıkta, önünüzdedir; parlar, kıvılcımlar saçar. Gene de hâlâ kuşku duyar insan, inanmaktan çekinir, gözleri kamaşıp kalır, karanlıktan ışığa çıkar gibi..."