Bir isim vermem gerekirse "bir arayışın romanı" Madam Bovary.
Fakat kahramanımız neyi aradığını bilmediği gibi nerede araması gerektiğini de bilmiyor. Kendini hep aşkla bütünlemeye çalışıyor fakat ruhu daha da budanıyor. Aradığının aşk olduğuna, sevilirse her şeyin düzeleceğine ve mutlu olacağına o kadar emin ki; aradığını aşkta bulamadıkça daha talepkâr, daha tatminsiz ve umursamaz bir kişiliğe bürünüyor.
Ben kitabı çok sevdim.
Madam Bovary'nin depresif halleri de coşkulu halleri de o kadar güzel işlenmişti ki. Yalnızlığını da, aşkı da, sevabı da günahı da hep uçlarda yaşayan bu kadın bipolar olabilir mi diye düşünmeden edemedim:) Yazar Kiliseye ve inanca dair de cüretkar eleştirilerde bulunmuş bu yüzden yazıldığı dönemde kitap sakıncalı bulunmuş. Bir de Madam Bovary'nin kocası var ki, onu da atlamayalım. Çok sevdiği karısının -aynı evin içinde yaşarken- tüm bu içsel dalgalanmalarını asla anlamayan, kadın ancak yataklara düşünce çark eden dümdüz bir adam.