Emma kâh mistik, kâh neşeli, kâh geveze, kâh sessiz, kah öfkeli, kâh uyuşuk, keyif hallerinin çeşitliliği ile onda bin bir arzu uyandırıyor, sevkıtabiiler ve hatıralar canlandırıyordu. Bütün romanların seven kadını, bütün dramların kahramanı, bütün şiir kitaplarının belirsiz sevgilisi o idi. Léon, Hamamda Odalık'ın kehribar rengini onun omuzlarında buluyor, eski şato sahibelerinin uzun korsajını onda görüyordu. Emma, Barcelona'nın Solgun Kadını'na da benziyordu; fakat her şeyden önce o, Melek'ti!