Newest MaddAddam Reviews
You can find Newest MaddAddam quotes, newest MaddAddam book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.Score
7.8Out of 10
İnstagram: @kebikechatun
Kanadalı eko-feminist bir yazar olan Atwood'un kadın haklarını ve ekolojik düzeni savunan romanlar yazdığını belki bu cümle ile olmasa da farklı ifadelerle daha önceki paylaşımlarımda belirtmiştim.1980’de meşhur romanı Damızlık Kızın Öyküsü’nü yazdı. Yirmi birinci yüzyıldan geçmişe bakan Atwood, hem Anglo Sakson geleneğin üzerinde yükseliyor
Antilop ve flurya karadamının hikayesi. Tufan zamanı bahçıvanların hikayesi. Delliaddem ise tufandan sonra olan olayların hikayesi. İlk 2 kitabı severek okumama rağmen delliaddemde çok sıkıldım. Üst üste okumamdan kaynaklı olabilir.
Serinin son kitabı. Maalesef ilk kitaptaki güzellik bu kitapta yoktu. Yani yazarın dili çok güzel evet, ama sanki zorlama bir olay örgüsü ortaya koyulmuş. Birinci kitaptaki o başka dünyaya geçmenin heyecanı bu kitapta neredeyse ölüyor. İkinci kitap da ilk kitap kadar güzel değildi, ama yine de surukleyiciydi ve değişik bir olay örgüsü ile sizi sarıyordu. Son kitapta her ne kadar tüm olayların gizemi çözülse de beni nedense tatmin etmedi. Özellikle Zeb'in hayat hikayesine odaklanilmasi ve Toby'nin aşk sancıları beni biraz bunalttı. Esasında bu yazarı tam bir yere kıyamıyorum kafamda bazı kitapları müthiş geliyor, bazı kitapları vasat. Her neyse yine de teşekkürler Adwood ve hoş geldin yeni kitap.
DelliÂddem, Margaret Atwood’un insan ırkının teknokrasi ve anarşi olmak üzere iki gruba ayrılarak, neredeyse yok olmasını anlattığı bir distopyasının son halkası.Ya da üstopyasının.
Susuz Tufan sonrası, hayatta kalan insanlar ile genetik mühendisliği sonucu oluşan Fluryagillerin yaşama tutunma ve yeni bir dünya kurma girişiminin başlangıcı na tanıklık ediyoruz DelliÂddem’de.
Fluryagiller ütopyanın kendisi âdeta.
Barışseverlik ve canlılara saygıları nedeniyle.
Merhaba dostlar
Üçlemenin son kitabıyla birlikte DelliÂddem serisi bitti. Konuyu kısaca hatırlatayım.
Gelecekte bir zamanda insanların yaşam alanı ikiye ayrılmıştır. Yüksek güvenlikli, yüksek teknolojili, sınırları duvarlarla çevrilmiş, zeki ve varlıklı insanların yaşadığı site denen bölgeler. Bir de bunların dışında kalan, alt tabaka diyebileceğimiz insanların yaşadığı varoş denen yerleşim alanları.
Teknoloji çok ilerlemiş, gen çalışmalarıyla yeni türler yaratılmıştır fakat insanın doğaya ve diğer canlılara saygısızlığı, aç gözlülüğü, para hırsı devam etmektedir. Sitelerden birinde yaşayan zeki bir ergen olan Glenn, babasının ölümünden itibaren yaşadığı dünyanın gerçek yüzünü öğrenmeye başlar. Büyüdükçe insana dair umutsuzluğu iyice artar. Gizli çalışmalarla, kendince en önemli gördüğü özelliklerle donatılmış yeni bir insan türü yaratmayı başarır. Sonra da insan ırkının kalanını yok edeceği planını uygulamaya koyar.
Bazı aksilikler sonucu, "susuz tufan denen" bu afetten kurtulanlar olur. Hikâyeyi onların sayesinde öğreniriz. Elbette Margaret Atwood 'un vejetaryen, feminist, kapitalizm karşıtı görüşleri hikâyede sık sık kendini gösteriyor.
İlk kitap genel olarak site hayatını, ikincisi varoşları anlatıyordu. Son kitap tufan sonrası üzerine odaklanmış. En çok ilk kitabı sevdim. Diğerleri de güzel, akıcıydı ama çok büyük keyif aldığımı söyleyemem. Olsun, yine de Margaretciğim ne yazsa okurum
Sevgiyle kalın