Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Emperyalist-Kapitalist Sistemin Mafyalaşması ve Türkiye

Mafyokrasi

Doğu Perinçek

Mafyokrasi Sözleri ve Alıntıları

Mafyokrasi sözleri ve alıntılarını, Mafyokrasi kitap alıntılarını, Mafyokrasi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
- “Gayrimillî sermaye, Manisalı’ya göre, ABD’nin Türkiye gibi ülkelerde gerçekleştirdiği “Sivil darbe”lerde kullandığı kuvvettir. Batı emperyalizmi, bu uzantıları sayesinde, Ezilen Dünya ülkelerinde millî devletleri silah kullanmadan tasfiye eden bir model yaratmıştır. Çin veya İran gibi işbirlikçi çıkar çevreleriyle denetim altına alınamamış ülkelerde, “Sivil darbe” için uygun zemin bulunmamaktadır. “Sivil darbe”, ekonomik, kültürel, toplumsal ve siyasal araçlar kullanılarak gerçekleştiriliyor. Ekonomik düzlemde, tarım ve sanayi çeşitli uluslararası müdahale ve operasyonlarla çökertiliyor ve denetim altına alınıyor. Halk tüketici sürüsü haline getiriliyor. Kültürel düzlemde, millî kimlik ve millî kültür yıkıma uğratılıyor; toplum Amerikan yaşam biçimi ve tüketin kalıplarıyla köleleştiriliyor; özel okullar, vakıf üniversiteleri, yabancı dille eğitim yoluyla Amerikan değerlerine bağlı yabancı hayranı bir gençlik yetiştiriliyor. Toplumsal düzlemde, işsiz bırakılan ve sefalete itilen kitleler, zavallılaştırılıyor; “sivil toplum kuruluşları” denen işbirlikçi örgütler ve sendikalar aracılığıyla emperyalist amaçların güdümüne sokuluyor. Manisalı, Batı güdümlü medyanın sivil darbelerdeki rolü üzerinde özellikle duruyor. Siyasal düzlemde, süreç, sistemin uzantısı haline dönüştürülen siyasal elitler ve kurumlar aracılığıyla yürütülüyor.”
- “Sözde demokrasi, fakat insan pratiğinde “mafyokrasi” demek daha doğru olur. Demokrasi, bilindiği gibi, eski Yunancada “halk hâkimiyeti” demekti, mafyokrasi ise mafyanın hâkimiyeti anlamına geliyor. Tarikat liderleri, bu sistemde mafya ile iç içe geçmişlerdir ve ortaklık kurmuşlardır. Eskiden demokrasiye ait olan kurumlar, artık bütünüyle mafyanın hâkimiyetini perdelemeye hizmet ediyor. ABD seçimlerine bakınız; koşturan ve haykıran kalabalıklar, nutuklar, karnavallar, naylon bayraklar, balonlar, kurulan sandıklar, atılan oylar, yüz milyonları kucaklayan hummalı bir faaliyet, yüz milyarlarca dolarlık bir tüketim, ama hepsi, mafyanın tayin etmiş olduğu başkanı sandıktan çıkarmak içindir. Dünya tarihinde bu kadar düzmece, bu kadar masraflı ve kitleleri bu kadar budalalaştıran bir sistem görülmemiştir.”
Reklam
- “Sistem, mafyalaşmaktadır ve sanallaşmaktadır. Sermaye, esas olarak sanayi ve ticaretle değil; komploların tetiklediği kirli para harekâtlarıyla, faizcilikle, borsa operasyonlarıyla, sanal alışverişlerle, mafya yöntemleriyle büyümektedir. Mafyalaşan sistem, artık kapitalizmin tanımında kullanılan “kâr sistemi” olmaktan çıkmış, faiz ve vurgun
- “Lafla değil, 20. yüzyılın başlarında Atatürk önderliğinde yaptığımız bir millî demokratik devrimle; çağdaş, halkçı, devletçi, laik, devrimci bir toplum kurma amacımızı ortaya koyduk ve Atatürk zamanında 1937 yılında Anayasamıza yazdık. Şimdi bu stratejik kararımızda ısrar ediyor muyuz? Yoksa millî devletimizden vazgeçerek, ABD emperyalizminin kriz bölgelerinde cepheye sürdüğü bir polis kuvveti ve köleleşmiş bir toplum mu olacağız? Başka deyişle, Atatürk’ün çağdaş Türkiye hedefi yerine mafya güdümünde parçalanmış bir etnik gruplar, tarikatlar, cemaatler coğrafyası mı olacağız? Eğer çağdaş, bağımsız ve halkçı bir toplum olacaksak, bu hedefimizin önündeki tehdit, ABD’dir. Yok eğer mafya-tarikat coğrafyasına dönüşeceksek, bir an önce millî devletimizi yıkmamız ve Atatürk’ten kalan her kurum ve ilişkiyi tasfiye etmemiz gerekmektedir. “Batılı dostlarımız” da öyle saptamıyorlar mı? Ve Tayyip Erdoğan iktidarı, millî devlete son darbeleri indirmek için kurulmadı mı? 1950 öncesinde başlayan Küçük Amerika süreci, Kemalist Devrim’in bağımsız, halkçı, devletçi, laik ve devrimci Türkiye programını tasfiye etmiş ve millî devletin kazanımlarını yıkıma uğratma sürecini başlatmıştır. Bütün bu karşıdevrimci hamleye rağmen, Türkiye, 1980 yılına kadar esas olarak Kemalist Devrim’in temel kurumlarını önemli ölçüde koruyabilmişti. Ne var ki, 1980 sonrası yıkım dehşet vericidir. Hele 1999 yılı Aralık ayında Türkiye’nin ABD tarafından Avrupa Birliği kapısına bağlanmasından sonra, millî devletin çözülmesi döneminden dağılması sürecine geçilmiştir.”
- “Atatürk’le kurduğumuz Devrimci Cumhuriyet, devrimci bir halk yaratıyordu. Canlı, kendine güvenen, çalışkan, önce toplumun yararını düşünen, vatansever, dürüst, geleceğe umutla bakan ve geleceğe hükmetme azmi taşıyan kuşaklar yetiştirildi. 1950’lerde kurulmaya başlanan “Küçük Amerika sistemi” de, Cumhuriyet’in millî devrimci kültürünü yakıp
- “Şeyh’in sakalını öpen boynu eğiklerin veya emperyalizmin merkezlerinde imal edilen hayat modeli içinde budalalaştırılmış kalabalıkların önüne sandığı koyarsanız, o sandıktan hep tevekkül ve budalalık çıkacaktır. İşte bugün “demokrasi” denen sistemin çıkmazı da buradadır. Çünkü bu “Muhafazakâr demokrasi”, insanı özgürleştirmiyor, tam tersine,
Reklam
"Sivil darbe", ekonomik, kültürel, toplumsal ve siyasal araçlar kullanılarak gerçekleştiriliyor. Ekonomik düzlemde, tarım ve sanayi çeşitli uluslararası müdahale ve operasyonlarla çökertiliyor ve denetim altına alınıyor. Halk tüketici sürüsü haline getiriliyor. Kültürel düzlemde, millî kimlik ve millî kültür yıkıma uğratılıyor; toplum Amerikan yaşam biçimi ve tüketin kalıplarıyla köleleştiriliyor; özel okullar, vakıf üniversiteleri, yabancı dille eğitim yoluyla Amerikan değerlerine bağlı yabancı hayranı bir gençlik yetiştiriliyor. Toplumsal düzlemde, işsiz bırakılan ve sefalete itilen kitleler, zavallılaştırılıyor; "sivil toplum kuruluşları" denen işbirlikçi örgütler ve sendikalar aracılığıyla emperyalist amaçların güdümüne sokuluyor. Siyasal düzlemde, süreç, sistemin uzantısı haline dönüştürülen siyasal elitler ve kurumlar aracılığıyla yürütülüyor.
Türkiye'nin AB'ye üye olmayacağını açıklayan tek bir neden bulunmaktadır: Türkiye, Zenginler Kulübü'nün değil, Ezilen Dünya'nın bir parçasıdır. Avrupa Birliği, yeni bir büyük emperyalist devlet tasarımıdır. Türkiye, toplumsal -ekonomik karakteri nedeniyle emperyalist Avrupa devletinin içinde yer alamaz, ancak onun çevresinde, onun denetlediği şerit içinde bulunabilir.
Mafyalaşma ,kapitalizmin son aşaması olan emperyalizm döneminin son aşamasıdır. Yani: son aşamanın son aşaması!
46 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.