Masal zamanı geçti; istese de istemese de, Adam büyüdü ve gerçekle yüz yüze gelme korkusuyla çocukluğun o yumuşak ve rahat cehaletine sığınmaya devam edemez.
Sevilmiş olan her varlık, ölürken, yokluğun hiç dinmeyen ince yağmurunun altında, soğuktan ve kederden titreyerek dünyada kalanlardan biraz can, biraz kan alıp götürür.
Her ne kadar bıkkınlık olduğunu kimse inkar etmiyorsa da, ki bunun yerleşmesine hiç bir şekilde izin vermememiz gerekir, ölmeyi istediğimizi söylemek doğru olmaz. Vazgeçmek için, fazla meraklıyız: Önce kırılan hayatlarımızın neye yaradığını görmek isteriz.
Yalnızca büyük harflerle yazılan Tarih tekerrür etmez, aile tarihleri de tekerrür eder. Her iki durumda da tekerrür, kendini ayrıntılarla, ufak tefek değişikliklerle renklendirir, böylece, yaptığı temcit pilavı etkisini hafifletir.
"Yuvaya bir kadın çıkagelir, çocukları gözden geçirir tek tek.Bu küçük oğlan çocuğunun öyküsü, hayır dilsiz ve sağır olması değil, geçmişini hiç hatırlamaması ilgisini çeker. Onu uzun uzun inceler, sevimli ve sakin bulur, zeki olduğunu tahmin eder. Kıvır kıvır saçlı, fındık renginde gözleri olan, kafatası Ari ırk ölçülerine son derece uygun, sünnetsiz, küçük bir oğlan çocuğudur bu. Bedeni sağlam ve ırkı iyidir; ruhuna gelince, o çırçıplak, silgiyle silinmiş bir sayfa, yeniden yazılmaya hazır. Kadın, oraya canının istediğini yazmadan önce, onu tamamıyla beyazlatmaya çalışacak, yedek bir metni var. Ölümden alınacak bir rövanş metni."
Terence onu, dolaylı olarak belleğimiz bu şekilde, sürekli temcit pilavı gibi her şeyi ısıtıp ısıtıp öne sürerek konuşur ama, damarlarımızdaki kan misali, bunu öyle alçak sesle, belirsiz yapar ki onu duymayız, diye cevapladı. Onu dinlemediğimiz için onu daha az duyarız.
Kış uykusu yavaş olduğu kadar gözle görülür bir sonucu da olmayan bir çalışmayı tamamlamakla çok meşguldür: zamanı günbegün, saat ve saat süzülmeye bırakmak. Bu, erozyona ya da bir mağaradaki buz sarkıtlarının oluşumuna benzeyen bir etkinliktir; çok büyük bir sabır, konsantrasyon, düşünce arıtma gerektiren bir etkinlik. Kendini arındırma.
Ondan bir güçlülük ama hayattan bunalmışlık, sonsuz bir yalnızlık hissi yayılır. Buzdağı, gülün öteki ismidir.
"Buz bağlamış yüce gönüllü yüreklerde yalnızlık..."