Mahalle Kahvesi

Sait Faik Abasıyanık

En Eski Mahalle Kahvesi Gönderileri

En Eski Mahalle Kahvesi kitaplarını, en eski Mahalle Kahvesi sözleri ve alıntılarını, en eski Mahalle Kahvesi yazarlarını, en eski Mahalle Kahvesi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bir şehirde senelerce oturulur.Bıkılır.Usanılır o şehirden; her yerini gördüm, tanıdım sanılır.Ama daha ne görülmedik insanları, ne görülmedik sokakları, her gün önünden dört beş defa geçtiğiniz halde iyice göremediğimiz binaları vardır.Birden kafanızı kaldırır, ben bu binanın, sırtında böyle insan büyüklüğünde heykeller taşıdığını bilmezdim, deyiverirsiniz.
Sayfa 77
144 syf.
7/10 puan verdi
Yirmi iki öyküden oluşan bir kitap. Bazı öyküleri okurken haddimi aşarak bunu bende yazardım dedim. Bazılarını okurken hemen sözümü geri aldım. Halkın arasında yapılan gözlemler birer birer yazılmış sanki. Hani bunu bende yazarım dediklerime bakınca, İstanbul'da yaşamakta bir başka avantaj dedim kendi kendime. Bir sürü karakter ve hikaye her gün sokaklarda akıp gidiyor. Orhan Veli Kanık bu kitabı tanıtırken Sait Faik için bir üniversitede edebiyat okutan ve bir gazetede makaleler yazan bir bayanın Sait Faik'in kahramanlarını, aşağı tabaka dedikleri, ayaktakımı dedikleri, halkın içinden seçmesini hoş görmediğinden söz ediyor. Ayrıca Orhan Veli Kanık Sait Faik hakkında derler ki: "Çok savruk. Yazdığını okumuyor. Bir yazar, okuyucunun karşısına çıkarken, kendisine biraz çekidüzen verir. Okuyucuya biraz saygı gösterir. Mecburdur buna." Sait Faik için söylenen sözlerin, galiba en haklısı bu. O savrukluğu Sait'te zaman zaman bende görüyorum. Bir cümlesini anlayabilmek için uzun uzun düşündüğüm oluyor; "Şu cümleyi şöyle kursaydı daha iyi ederdi..." dediğim oluyor. Oluyor ya, bir yandan da biliyorum onun ileri bir dil anlayışına vardığını.
Mahalle Kahvesi
Mahalle KahvesiSait Faik Abasıyanık · İş Bankası Kültür Yayınları · 20127,1bin okunma
Reklam
... -Neden denizde insana ölüm korkusu gibi bir şey geliyor? -Ölüm korkusu değil o,akıl korkusu. -Ne demek o Barba? -Denizde kafa başka türlü,karadakinden başka türlü işler. Karada çare elini uzatsan elindedir. Ama bir sandalın içinde çaresizliğin elindesindir...
Hani bazı insanlar vardır, iyilik edersin. Bir edersin, iki edersin, üç edersin. Sonra edemeyecek hale gelirsin de elinden bir şey yapmak gelmez. O zaman bir bakarsın ki, karşındaki sana düşman kesilmiştir. Hepimiz öyleyiz işte. Bütün iyilikleri, bütün dostlukları, tulumba gibi emeriz. Sonra dostluklar, iyilikler de kuyular misali kurur. İşte o zaman başlar pandomina, kocaman dedikodu.
Sayfa 118Kitabı okudu
İşte, bütün balonlarına iğne batırılmış bir baloncu gözüyle sokaklardayım. Dün kendini beğenmiş sevgilimden, gece bir hiç için beni kıran arkadaşımdan, biraz önce evimden, akşamleyin cesareti, nikbinliği, aşkı, sabaha karşı bin türlü olmaz fikir, his, şaçma, delilik nöbetlerini kanımda uyuşuk uyuşuk döndüren içkiden, evin kapısından çıkar çıkmaz kendimden tiksinerek sokaklardayım.
Balzac: ‘’Düşüncelerinde hiçbir kımıldama yoksa düşünceliler kendilerini düşüncesizlerden daha ileri sanmasınlar’’ der
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.