You can find Most Liked Mahmut Şevket Paşa’nın Günlüğü books, most liked Mahmut Şevket Paşa’nın Günlüğü quotes and quotes, most liked Mahmut Şevket Paşa’nın Günlüğü authors, most liked Mahmut Şevket Paşa’nın Günlüğü reviews and reviews on 1000Kitap.
Bir dönemin, Türk tarihinin en önemli zamanlarında Ordu'da görev yapmış , türlü görevler almış , suikaste kurban giderek tarihin akışında rol almış, Mahmut Şevket Paşa'nın kendi günlüklerinden derlenmiş bir eser. Benim gibi tarihi kişiliklerin günlüklerini okumayı sevenler için çok özel bir kitap okumanızı tavsiye ederim.
Eski Dahiliye
Nazırı Talat Bey'le eski Meclisi Mebusan Reisi
Halil Menteş
Bey geldiler, onlar da aynı şeyleri söylediler. Bu adamların hiçbiri ordumuzun gerçek vaziyetinden haberdar değildi.
Talat ve Halil Beyler, verdiğim izahatı dinlediler ve asker olmadıkları için, kabul etmek mecburiyetinde kaldılar. Meğer-içlerinden, söylediklerime inanmamışlar.
Başkumandan Vekili İzzet Paşa'ya gidip, onu taarruza
geçmesi için sıkıştırmaya başlamışlar. İttihatçıların
adam olmayacakları kanaati, artık bende büsbütün teessüs etti. Bu kadar felaketler üzerine, hiç de akıl_erdiremiyeceklen ve erdirmedikleri askeri işlere bile karışmaktan vazgeçmiyorlamı. Bu suretle devleti idare
edebileceklerine kanaat etmeleri, meselenin en feci
tarafıydı. Şimdiye kadar Yemen, Rumeli, Yunanistan
meseleleri hakkında evvelden ne demişsem maalesef
gerçekleşti. Bunu İttihatçılar da kabul ediyor, fakat hala sözümü dinlemek istemiyorlardı. Gene, beyinsiz kafalarındaki yavan fikirlerle hareket etmekten vazgecmiyorlardı.
. İttihatçılar böyle mecnun adamlardı. Ya muhalifleri onlardan iYi miydi? Asla! Muhalifler, üstelik rezil ve ahlaksızdi. Bu memleketin istikbali bilmeni ne olacak?'
Yani aynen Sultan Hamit devrinde olduğu gibi. Beyazit - Şişli arasında tünel yapılması projesi de bu suretle uyutulmuştu. Bu tünel projesi hükümetçe tasdik edilmiş, padişahtan iradesi bile alınmış olduğu halde, harekete geçilemiyordu. Eski sadrazam Sait Paşa, bu imtiyazı vermek için Deutsche Bank'tan 15000 altın rüş
vet istemiş. Bunu. Almanya Büyükelçisi Baron Von
Wangenheim bizzat bana söyledi. Gene Alman büyükelçisi dedi ki : .
-
«Bunun üzerine Alman, İngiliz ve Fransız maliye gruplan, Türkiye'ye borç vermemek üzere karar
aldılar (
Bu mesele üzerinde tahkikat yaptım. Öğrendim ki,
bir Fransız firmasının temsilcisi de, bu Beyazıt - Şişli
tüneli imtiyazının Almanlara değil, kendilerine verilmesi için, Osmanlı hükümetine 3 milyon altın teklif etmiş.
Tophane'yi teftiş ettim. Tüfek fabrikası müdürü
Mahmut Efendi'yi çağırttım. Bu fabrikada 10000 altın
kıymetinde hırsızlık olmuştu.' Akşam işçiler fabrikadan çıkarken üstleri aranıyordu. Fakat memurların
aranması usulden değildi. Bazı memurlar, her gün
muntazaman kıymetli makine parçalarını ceplerine
sokup çikmayı adet ittihaz etmişler. Bu vaka
Gazetelerede geçmişti. Hırsızlığın bir buçuk seneden beri
devam ettiği sanılıyordu. Kaçırılan parçalar, Martini
tüfeklerinin en zor imal edilebilen mekanizma kapakları imiş. Bunları Kürtler ve Lazlar alıyor, tüfek imalinde kullanıyorlarmış. -Üç katip, hırsızlıklarını itiraf
etmişler.
30 Mayıs Cuma sabahı saat dokuzda Üsküdar'dan
karşıya geçtim. Harbiye Nezareti'ne geldim. Levazım
dairesi reisi İsmail Hakkı Paşa geldi. Elinde bir ekmek vardı:
- Kepeğini undan ayırmaksızIn tecrübe mahiyetinde yaptığımız tayındır, dedi; Avrupa'da da böyle
ekmek yenir; Köylülerimiz de kepeği undan ayırmadan ekmek pişirirler. Bizse askerlerimize öteden beri francala veririz. Buna lüzum yoktur. Askeri doktorların
da fikrini aldım. Kepeğin hiçbir mahzuru yokmuş. Kepek gayet besleyici bir maddeymi,ş. Bu suretle un masrafından tam yüzde 25 tasarruf etmiş olacağız. Bu da yılda 250 000 altın tutuyor. Akşam evimde bu ekmeği yedim. Gayette lezzetliydi. ,Sofrada kardeşim Halit Bey
de vardı: «Kepekli ekmeği askerimiz memnuniyetle yer
dedi, «fakat zabitler göreceksiniz kıyameti koparacaklar!».
_ İsmail Hakkı Paşa'nın son mütalaası doğruy'du. Askerlmiz çok uysal ve fedakardı. Fakat zabitler bazan
çok münasebetsizlikler yapıyorlardı. Fakat bunlar, daha çok malumatsız ve değersiz zabitlerdi. Değerli bir
zabit, askerliğin ne demek olduğunu bilir.