Aslında sarsmaktan ve mahvetmekten başka şeyleri yoktu, başka bir şeyler bunlar sayesinde var oluyorlardı ve birbirlerini karşılıklı olarak durup dinlenmeden sarstılar ve mahvettiler. Ölümcül umutsuzlukları birinin ölümcül şiddetiyle var oluyorlardı ve erkekler da kadınlar da dönüşümlü olarak hastane ve tımarhane ve hapishanelere sığındılar.
yargıçlar benim bildiklerimi bilmiyorlardı, belgelere ve öteki sözümona sugötürmez kanıtlara sarılıyorlar ve yargılananın yaşadığı ortamı tanımadan ve onun öyküsünü bilmeden ve onu, mahkeme karşısında damgalanmış olduğu üzere, bir suçlu haline getirmiş olan toplumu bilmeden yargıya varıyorlardı.
Yalnızlık uzun dönemlerde, bütünüyle ve vazgeçilmez bir biçimde gereksinimlerime boyun eğdiğim, kendimi yendiğim, bedenin ve ruhun bütüncül bir yalıtımıdır.
Kendi geleceğim hakkında benim bir tasarımım yoktu, ne olmak istediğimi bilmiyordum, bir şey olmak istiyor değildim, kendimi gayet basit bir şekilde yararlı kılmıştım....
Fakat bu insanlar çoktandır kendi kir lekelerine alışmışlardı, bekleyiş içindeydiler, fakat aslında artık hiç bir şey beklemiyorlardı, teslim olmuşlar, unutulmuşlar, hep yeni baştan yatıştırılmışlar ve yeniden unutulmuşlardı....