Onda bir hastalık vardı, her şeyde hatta yoksullukta, fuhuşta bile bir süs, bir zarafet olmasını isterdi. Temelde çirkin olan bu seylerin hiç olmazsa aldatıcı gösterileri olması lazım geleceğine inanırdı.
Zavallı çocuğun bütün umutsuz aşkına karşı kızdan bir umut cevabı çıkmadı; fakat gariptir ki kız da umutsuz âşığıyla birlikte ağlardı. Niçin? Kim bilir. Belki o nasipsiz sevdaya karşı samimi bir merhamet hissettiği için...
"İnsanlar tuhaftır! Kötü bir şey yapmakta olduklarını hissedecek olurlarsa mutlaka en önce vicdanlarını susturacak bir sebep bulurlar. Kötü işler yapanlara sorunuz, hepsinde kendi kendilerine yaratılıp özenle pekiştirilmiş sebeplere rastlarsınız. Hiç olmazsa sanki birçok sırların bulunduğunu farz ettirerek güler, size, 'Anlatamam ki, bilseniz beni hoş görürsünüz,' demek ister. Onun için öyle sebepler vardır ki henüz kendisi bile çözümleyip bir sonuca bağlayamamıştır ya da birtakım sebepler bulunduğuna inanmıştır ama incelenmek gerekse hiçbir şey yoktur."
"Hakkın kimde olduğunu aramakla uğraşanlar çok mudur sanırsın? Basında saldırıyı meslek edinenlerin eline geçenler tıpkı sokakta çamura düşmüş bir adama benzer, etrafına toplananların onda dokuzu güler..."
Geceleri evine gelmeyen erkeğin elbette gideceği bir yeri olmalı. Karısından elbette bir nedenle kaçıyor. Biz, zavallı kadınlar, kocalarımızın bizden kaçtıklarını görürüz de çoğu zaman kimin için bizi bıraktıklarını da bilmeyiz.