Bu kitabı ilk öncelikle 2016/2017 yıllarında edebiyat öğretmenim bu kitaptan sınav yapacağını söylediği için okumuştum. Özellikle bu Özgür Yayınlarını almamızı istemişti, çünkü kitapta anlamını bilmediğimiz bir sürü eski kelime olacağını ve bu yayınevinin de o kelimeleri parantez içinde güncel kelimelere çevirdiğini, anlamamızın daha kolay olacağını söylemişti. O zamanlar okuyup beğendiğimi hatırlıyorum ama kitabın konusunu unutmuştum, o yüzden tekrar okudum. Yayınevinin Türkçe’den Türkçe’ye çeviri yapması gerçekten çok faydalı olmuş, çünkü eski kelimelerle o kadar değişik ve uzun betimlemeler var ki insan bazılarını anlayamıyor ve bir yerde kaçırınca kitabın devamı gelmiyor. Kitabın en belirgin ve okunası yönünün bu betimlemeler olduğunu düşünüyorum. Kitabı okurken yazarın çevresine, doğaya, insanlara, duygularına ve eşyaya ne kadar derin ve duygusal baktığını görüyorsunuz. Ben şahsen ne kadar yüzeysel bakıyormuşum etrafa, diye düşündüm. Benim de yaşadığım fakat tam ve böyle güzel tarif edemediğim duygularıma tercüme buldum. Yeri geldi kızdım, yeri geldi bu şiirsel betimlemeler arasında mest oldum. Buraya alıntılamadığım ama hayatımın herhangi bir zamanında bir boşluk hissi, duygu karmaşalığı hissettiğim bir anda dönüp okuduğum zaman kendimi ve yaşadığım duygulara bir anlam bulabileceğim betimlemeler buldum. Velhasıl kelam bu tür kitaplara, eski kelimelere, betimlemelere ve olay-insan-çevre incelemesi de içeren kitaplara ilgisi olanlara tavsiye edilir. Eski kelimelerle çok haşır neşir değilseniz bu yayınevine de bir şans verebilirsiniz.