İslam Hukuk Felsefesi Araştırmaları

Makasıd ve İctihad

Ahmet Yaman
Dinin son tahlilde ki hedefi, bir küresel insan değil bir İslam insanı inşa etmektir.
Sayfa 172Kitabı okudu
Reklam
Fıkıh melekesini sahip bir kişi (fakihü'n nefs) şöyle der: "Bu sözünle ne kastettin?" yarım fakihte şöyle der: "Ne dedin?"
Hukuk felsefesi biliminde de dile getirildiği üzere "ahlak toplumsal düzenin biricik temeli ve dayanağıdır. Çünkü ahlaki değerler ve onlara inanç olmaksızın ne bireysel yaşam, ne de onun uzantısı olan toplumsal yaşam, insani bir kimliğe kavuşturulabilir; sadece amaçsız, idealsiz bir hayvansal yaşam olarak kalır.
Hukuk bir siyaset ve idare mekanizması değildir. Bilakis siyasi ve idari münasebetlerin hukuki münasebetler haline gelmesi lazımdır veyahut hiç olmazsa siyaset ve idare, hukuki bir temele dayanmalıdır. Çünkü hukukun idarileşmesi ve siyasileşmesi, adaletin sonu demektir.
Madem ki önemli olan, insanın ve dolayısıyla toplumun ıslahı ve onun hayrını gerçekleştirmektir; mademki bunun öncelikli yolu ahlaklı bütün bireyler yetiştirmektir, mademki hukuk ahlaktan beslenmeli ve meşruiyetini oradan almalıdır; mademki böyle bir hukuka boyun eğmek bir iman borcudur, öyleyse ahlaki olan ile hukuki olan birbirinden ayrı düşünülemez. Bu içiçelik sebebiyledir ki Kur'an, bazen hukuki talimatını ahlaki kavramlarla sunarken, ahlaki önermelerini de hukuk terimleri ile besler.
Reklam
Adaletin özünü, esasını eşitlik düşüncesi oluşturur. Aristo'dan beri Adalet türlerine temel yapılmış bulunan eşitlik düşüncesi, aslında matematiğe ilişkin bir kavramdır. Eşitlik düşüncesinin adaletin gereği ve istemi olacağı hiç bir yerde gösterilmemiştir; daha açık bir anlatımla onun, kendisinden çıkarıldığı bir üst ve büyük önerme yoktur; eşitliğin, adaletin gereği olacağı mantıki düşüncelerle kanıtlanamaz.
Resim