Makyajlı Kadın sözleri ve alıntılarını, Makyajlı Kadın kitap alıntılarını, Makyajlı Kadın en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Âşıksanız, aşk hoş şeydir; aşktan kurtuldunuzsa, boş şeydir; âşık olmadınızsa, yazıktır; olup atlattınızsa, geçmiş olsun! Hâlâ âşıksanız, şifalar dilerim.
Her kokunun kendine göre bir hararet derecesi ve hatta kıyafeti olduğuna hükmettiğim çoktur.
Kimi parfön bir vücudu soyundurur, kimisi örtüp
gizler, kimisi kürklere bürünmüş, kimisi yaz yağmuru yemiş,
kimisi de güneş banyosundan çıkmış gibidir.
Ben ağlamış suratlı ne insan, ne mevsim, ne manzara severim. Hem sonbahar hiç de şairlerin gördüğü gibi derdi ve dermansız, benzi uçuk ve ciğeri iltihaplı, elem ve ölüm düşündürücü değildir. Bilakis her mevsimden fazla gösterişli, şaşaalı, sıhhatte ve iştah açıcıdır; daha doğrusu kızıl elma yanaklı, kırmızı biber dudaklı, sert ayva göğüslü, diri kestane etli ve kara üzüm gözleri
Allah'tan pırıl pırıl, kasımpatı saçları fıtretten
bukle bukle, sağlam, dinç bir güzelliktedir.
Pek sıhhatte, pek sevimli olmak şartıyla insan yavruları, ancak kedi yavruları kadar güzel sayılabilir. Dilimizde yeni doğmuş kedilerin ayrı bir ismi olmamasına üzülürüm. Köpek yavrusunun "enik" gibi hususi bir adı var da niçin kedininki yok? Belki de vardır, zamanla unutulmuştur.
Keşke bir kadın, sevgilisinin veya çocuğunun hasretiyle döktüğü gözyaşlarını bir demet haline getirebilse, bu elem çiçeklerini toplayabilseydi: Aşkının şüphe götürmez delillerini, ispatlarını saklaya bilmiş olurdu ve bir cihan harbinden sonra dünya mezarlıkları onlardan örülmüş çelenklerle baştan başa örtülür, harp meydanlarında dökülen kanlar, dökülen gözyaşlarının mor menekşelerine bürünürdü!
“Bizim yaşta olanlar, alışkanlar için İstanbul mehtaplarında İstanbul'a mahsus, bestekârı adsız halk türkülerini dinleyememenin sabah kahvesini içmemek kadar insanı tedirgin ettiğini şimdiki nesil nasıl ve nereden bilsin?”
Bazı kusursuz güzeller vardır ki, talihsiz olduklarından, bütün ömürlerince yüzleri gülmez;
nasipleri yoksulluk ve ihmaldir; daha az layıkları ikbale, refaha ererler; dağ iken bağ, cadı iken cadde veya peri olurlar; kapı eşiğinde sürünürken baş köşede yer bulurlar; umulmadık bir saadet güneşi başlarına doğar, altlarındaki katı ot minder yumuşacık kuştüyü ile dolar.
Görüyorsunuz a, Aşk, hafif bir soğuk algınlığı gibi kolayca geçiştirilebilecek; ne serum, ne aşı, ne hastane, ne ameliyat!
Keşke... Zaten "Sevdiğiniz tarafından sevildikçe seviniz, sevilmediğinizi görünce sevmekten vazgeçiniz" düsturuna riayet mümkün olabilseydi aşk uğrundaki faciaların yekûnu ne kadar azalırdı!
Hayatın, yorgunluklar, güçlükler, hatta çirkinlikler içinde bile hoşça tarafları vardır. Dünya nizamının hayran kalınacak kadar güzel kurulduğuna ben de inanmıyorum. Lakin bunun yine de bir vapur ocağı başında çalışan ateşçilere taze deniz havası
ulaştıran nefeslikler gibi tamamıyla ferahlatmasa bile az çok dayanma imkanı veren bozuk düzen bir teşkilat olduğunu kabul etmeliyiz.
Daha kusursuzu yerleşinceye kadar ve öylesinin yerleşmesine çalışmakla beraber!
Bahar havasına güven olmaz. Deniz ve kadın gibi!
Günlük güneşlik içinde yola çıkarsınız.
Derken gök kararır, billur ışıklar barut rengi bağlar, dağları duman sarar, kırları sis kaplar.
Fikrimce güzel kokuların yalnız kokusu değil rengi de vardır; parfön şişelerinden ve onları sürünmüş tenlerden rayiha ile beraber renk de dağılır.
Ben kokuların renklerini de koklarım.