518 bin beyitten oluşan dünyanın en uzun destanı, Kırgızların milli mirası Manas. Bu uzunluktaki bir destanı 300 sayfaya sığdırarak bizlerle buluşturan Necati Aydın'a teşekkür ederek başlamak istiyorum. Gerçekten büyük bir emek.
Kırgız halkının Çin ve Kalmuklarla savaşlarını, başlarına gelen Manas Han ile okumaya başlıyoruz. Manas Han, olağanüstü güçlü bir lider, sırtı yere gelmeyen bir bahadır. Ve tabii en çok güvendiği 40 eri var. Savaşlara birlikte gidiyorlar. Bir de Alamambet karakteri var ki benim en sevdiğim, en şerefli bulduğum karakter oldu. Kendisi bir Çin prensi ancak kendi kanından gördüğü ihanetle Kırgızlara, Manas'a sığınmış. Ve o günden sonra da hep Türk halkı için, Manas ile omuz omuza savaşmış. Hatta bana sorarsanız Alamambet olmasa Manas bu kadar kudretli olamazdı. Alamambet ileri görüşlü, kıvrak zekalı bir adam. Manas ise daha kaba kuvvete güvenen biri.
İslamiyetin etkisi altındalar ama eski inançlarından da hala vazgeçememişler. Ancak islamiyetle birlikte maalesef ki, bu destanda da beni en çok üzen ve kızdıran durum, kadına verilen değer yerlere inmiş. Üst üste eş alabiliyor, eşlerine dayak atabiliyorlar. Oldukça acınası.
Kırgızlar'ın en büyük rakiplerinden biri olan Konurbay'ın amacı Manas'ı öldürüp Türklerin işini bitirmek. Ve bunun için haince planları var.
Manas'tan sonra han olan oğlu Semetey'in kısmına geldiğimizde sevemediğim Manas'ı bile mumla arar oldum maalesef.
Okurken milli bir destan olduğunu, çok eskiden yazıldığını unutmadan okumanızı tavsiye ederim. Yoksa sizin de sinirleriniz biraz yıpranabilir.