Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Manevi İkramlar (Mebde ve Mead)

İmam-ı Rabbânî

En Yeni Manevi İkramlar (Mebde ve Mead) Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Manevi İkramlar (Mebde ve Mead) sözleri ve alıntılarını, en yeni Manevi İkramlar (Mebde ve Mead) kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sufi elbisesi ile yaşayan fakat bidat inançlara kapılmış bir kimse vardı. Şu fakir onun hakkında tereddütteydi. Bir gün bütün peygamberlerin salavatullahi teala ve teslimatühü aleyhim ecmain toplanmış da bir ağızdan o kimse hakkında Bizden değildir dediklerini gördüm.
Reklam
زر شد مس وجود من از کیمیای عشق Vücudumun bakırı , Aşk kimyasından altına döndü.
قدر گل و مل باده پرستان دانند نی خود منشان و تنگ دستان دانند از نقش توان به سوی بی نقش شدن کین نقش غریب نقشبندان دانند Gül ve şarabın kıymetini mestan bilir, kibir ve hasis olanlar değil! Güç ve kudret nakışından nakışsızlığa (sadeliğe) gitmek gibi güzel bir nakşı (işlemeyi) ancak nakşibendiler bilir.
"Dikkat edin! Vücutta öyle bir et parçası vardır ki o doğru olursa bütün vücut düzgün olur; o bozulursa bütün vücut bozulur. Dikkat edin! O, et parçası kalptir."
Kalp hem çok dar, hem çok geniş, hem sade, hem çok basittir. Hem çok azdır, hem çok çoktur. Bütün bu sıfatları kendinde bulunduran başka bir şey yaratılmamıştır ve Allah Teâlâ'nın, bunun kadar münasebeti olan bir başka mahlûkatı yoktur.
Reklam
"Peygamber size ne verdiyse onu alın, size neyi yasakladıysa ondan da sakının. Allah'tan korkun. Çünkü Allah'ın azabı çetindir" (Haşr 59/7)
O büyüğe ihlas ve muhabbet besleyen topluluk, her ne kadar bahsettiğimiz teveccüh ve ilâhî zikiryle meşgul olmasalar da, sadece muhabbetleri sebebiyle, rüşd ve hidayet nuruna kavuşurlar.
"Ey kalpleri evirip çeviren Allahım! Kalbimi senin taatin üzere sabit eyle!"
Mürid, kavuştuğu her kemale, mürşidini taklit etmekle erişir. Mürşidin hatası müridin doğrusundan evladır. Bunun için Ebû Bekir-i Sıddık [radıyallahu anh], "Keşke Resûlullah'ın sehvi olsaydım" buyurmuştur.
Sayfa 186Kitabı okudu
Reklam
Şunu bilmek gerekir: Müridin mürşidinin üstünlüğüne ve onun en kâmil olduğuna inancı, ona olan muhabbeti ölçüsündedir. Bu da fayda verme ve faydalanmaya sebeptir. Ancak mürid mürşidini, şeriatta bildirilen zatlardan üstün tutmamalıdır. Zira bu muhabbette ifrada (aşırıya) gitmek olur. İfrat ise kötü bir şeydir. Şîa, Ehl-i beyt'e muhabbet hususunda aşırıya gittiklerinden perişan olmuştur. Hıristiyanlar Hz. İsa'ya [aleyhisselâm] olan aşırı sevgileri sebebiyle ona, "Allah'ın oğlu" demişler ve ebedî hüsranda kalmışlardır.
Sayfa 177Kitabı okudu
"Müminlerin cennette yön, karşı karşıya bulunma, nitelik ve kuşatma olmaksızın Allah'ı görmesi (rü'yet) haktır. Ahirette olacak bu görme işinin gerçekleşeceğine iman ederiz; fakat nasıl olacağı konusunda kafa yormayız. Allah'ın görülmesi hadisesi keyfiyet dışı bir şeydir. Bu dünyada keyfiyet ve misal erbabı olan bizler bu sırrın iç yüzünü keşfedemeyiz. Bu gerçeğe inanmaktan başka nasibimiz yoktur. Felsefeciler, Mu'tezile ve bazı bid'atçı fırkaların vay haline! Onlar ilâhî lutuftan mahrum kalmaları ve basiretlerinin kapalı olması sebebiyle Allah'ın ahirette görülebileceği gerçeğini inkâra kalkışmış ve gayb âlemine ait olan durumları mevcut âleme kıyas ederek bu dinî esasa iman şerefine erememişlerdir"
Sayfa 169 - (Mektûbât, c. 2, 67. Mektup).Kitabı okudu
Kudret, bir işi yapmak ve yapmamakta gücü yetmek, irade ise yapmak veya yapmamaktan birini tercih etmek manasına gelir. Bu durumda kudretin mertebesi, iradeden öncedir. Hakiki sıfatlardan bildiğimiz tekvinin yeri ise kudret ve iradeden sonradır. Bu sıfatın işi, bir şeyin yapılması veya yapılmamasını diledikten sonra, o dilenen şeyi yaratmaktır. O halde kudret, bir işe gücü yetmek, irade, o işi yapmayı dilemek, tekvin de onu vücuda getirmektir.
Sayfa 167Kitabı okudu
Herkesin hakiki mürşidi Resûlullah'tır [sallallahu aleyhi vesellem].
Sayfa 157Kitabı okudu
Feylosofçuklara giydirme :)
İlmin şerefi mâlumun yani bilinenin şeref ve rütbesi ölçüsündedir. Mâlum ne kadar şerefliyse, ilim de o kadar şereflidir. O halde tasavvuf ehline mahsus bâtin ilmi, zâhir âlimlerinin sahip oldukları zâhir ilminden daha şereflidir. Zâhir ilmi de dokumacılık ve hacamat ilimlerinden şereflidir. Bu sebepten insanlar, kalp ilimlerini aldığı mürşidine, zâhir ilimleri aldığı hocasından daha fazla edep gösterirler. Zâhir ilimleri aldığı hocasına da dünya işlerinde meslek öğrendiği ustasından daha fazla edep gösterirler. Aynı fark zâhir ilminin kolları arasında da geçerlidir. Kelâm ve fıkıh hocası, sarf ve nahiv hocasından önce, sarf ve nahiv hocası, felsefi dersleri öğreten öğretmenden önde gelir. Şunu da söyliyelim ki felsefi ilimler, kıymetli ilimlere dahil değildir. Zira felsefenin birçok konusu gereksizdir ve kişiye bir şey vermez. Filozofların İslâmî kitaplardan aldıkları birkaç konu bile cehl-i mürekkepten uzak değildir. Çünkü aklın oralarda işi yoktur. Nübüvvet bilgileri, normal insanların aklının çok üstündedir.
Sayfa 156Kitabı okudu
237 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.