Kimse O’nu görebilecek kudrete sahip değil;cihan o güneşle Işıl Işıl ışıldamasına rağmen kördür gözler! Onu görür gibi olsan aklını yitirirsin; tam anlamıyla görecek olsa., artık bir daha kendini göremezsin!
İnsan, bütün bir ömrün ardından hedefine ulaştığını zanneder, sonunda bir de bakar ki gönlü o hedefe bir türlü erişememenin hasreti ve hayretiyle kavrulmakta.
Kuşların konuşması manasına gelen Mantıku't-Tayr, ortak bir hedef uğruna bir araya gelen kuşların uzun ve meşakkatli yolculuğunu anlatır.
Hakiki aşkın daha dünyadayken yaşanması gerektiğini düşünen Ferîdüddin Attâr, ilahî aşk ve iyi bir âşık olma uğruna yapılan bu yolculuktan bahsederken birbirinden renkli hikâyeler anlatır.
Elinizdeki kitapta bu hikâyelerden seçilen bir demet bulacaksınız. Hikâyeleri okuyunca ilahi aşkın hallerini bir kez daha görecek, samimi âşıkların unutulmaz yolculuklarına şahit olacaksınız.
Hikâyelerde, Hazret-i Süleyman, Hazret-i Davut, Hazret-i Musa, Hazret-i İsa aleyhimüsselâm gibi peygamberlerin yanı sıra, büyük devlet adamı Gazneli Sultan Mahmud, meşhur mutasavvıflar Ebû Saîd Ebu'l-hayr ve Bayezid-i Bistamî hazretleri, İmam Şiblî (k.s.), Bişr-i Hâfi (k.s.) gibi tarihten meşhur şahsiyetler; Mecnûn, pervane ve bülbül gibi hayal mahsulü isimler geçiyor.
Hikâyeler, ilahî aşk ateşiyle yanan insanın, insan-ı kâmil mertebesine nasıl ulaşması gerektiğini gösteren ipuçlarıyla doludur. Hikâyelerin özünde, dünya sevgisi yerine Allah sevgisi olması gerektiği, ancak bu şekilde gerçek mü'min olunabileceği bir kez daha hatırlatılır.
İlahi aşk ile yananlardan olma temennisiyle...
Kendinden geçmiş salih bir kimse sürekli şöyle diyordu:
- Ya Rabbi! Bana bir kapı aç!
O sırada oradan geçmekte olan Rabia-i Adeviyye (r.anha) onu duydu ve dedi ki:
- Ey gafil adam! Bu kapı ne zaman kapalıydı ki!