Kanes Yayınları 'ndan çıkan bu kitap, tarihe ve bilime adını altın harflerle yazdırmış #Mariecurie ve #Pierecurie çiftinin otobiyografisiydi. Bizler bu otobiografik hikayeyi #mariecurie ağzından okumanın keyfini yaşadık.
Israrlar sonucu kitabı yazmaya karar verdim diyen Maria Curıe her ne kadar "içinde pek olay geçmeyen basit bir hikaye" demişse de bilime adanmış hayatları kesinlikle basit bir hikaye olamazdı.
.
Marie Curıe önce #pierecurie nin hayatını, sonra da kendi hayatını abartıdan uzak, olabilecek en mütevazı şekilde anlatmış.
Eşi Pierre'nin çocukluğundan başlayıp, ilk partneri olan kardeşini, buluşlarını, evliliğini, beraber yaptıkları çalışmalarını, beraber aldıkları Nobel'e hepsini oldukça sade birşekilde anlatmış. Pierre'nin beklenmedik ölümü onları ayırmış.
Marie Curıe, daha sonra kendi hayatını, yine aynı sadelikle anlatmaya devam etmiş.
Pierre öldükten sonra çalışmalarına devam eden Marie, onca erkeğin içinde mücadelesini tek başına sürdürmüş, maddi imkansızlık ve dedikodulara rağmen ikinci Nobel'ini kazanmış. Ölene kadar da hiç bir maddi beklenti duymadan bir sürü çalışmaya imzasını atmış.
.
Tamam başlarda bilimsel terimler yüzünden sıkılmadım dersem yalan olur. Lakin bu kitabın bilime hayatını adamış kişinin otobiyografik romanı olduğunu unutmadan okumak gerek.
.
Ben bu özel çiftin hikayesini okuyabildiğim için mutlu oldum. Her zaman söylerim, kazanım yapan kitaplar özeldir diye. İşte bu kitapta özeldi. Biyografik roman okumayı sevenlere, okumak isteyenlere tavsiye ederim.