Marifetname (3 Cilt Takım)

Erzurumlu İbrahim Hakkı

Oldest Marifetname (3 Cilt Takım) Posts

You can find Oldest Marifetname (3 Cilt Takım) books, oldest Marifetname (3 Cilt Takım) quotes and quotes, oldest Marifetname (3 Cilt Takım) authors, oldest Marifetname (3 Cilt Takım) reviews and reviews on 1000Kitap.
Evrim?
Hak Teala'nın tesiriyle felekler, yıldızlar, dönüp ve hareket eyleyip; dört unsuru anlatılan başkalaşım üzere birbirine kaynaştırıp, hamur etmişlerdir. Ta ki unsurların kaynaşmasından, önce madenler hasıl olup, ondan bitkiler peyda olup, ondan hayvanlar vücuda gelmiştir. Hayvan kemalini buldukta; insan ortaya çıkmıştır. Bu dört bileşik cismin bileşik aracısı da vardır. Madenler ile bitkiler arasında aracı mercandır. Zira ki salabette taş gibidir ve bitki gibi zerre zerre denizin dibinde bitip, suyun yüzünden yukarı gelip, kurudukta; sert olur. Bitkiler ile hayvanlar arasında aracı hurma ağacıdır. Zira ki o, bitki iken hayvan gibi erkeğine yakın olmadıkça; neticesi hurma olmaz. Başını kesseler helak olup, kuru ve yapraksız, meyvesiz kalır. Hayvanlar ile insan arasında aracıların en belirgini maymundur. Zira ki, cümle azası, kıl ve kuyruğundan başka, dışı ve içi insana benzer. Bu aracıların vücudunda hikmet budur ki, her biri kendi mertebesi altından son yükseklik mertebesine ulaşıp; varlıkların mertebeleri tek silsileyle bileşik ola ve insanlık mertebesinde nihayet bula. Şu halde zaman devrinin tamamlayıcısı, cihanın parçalarının zübdesi, yedi yüksek babanın ve dört aşağı ananın ve üç bileşiğin son hülasaları insan bedenidir. Belki her iki cihandan gaye ancak hazreti insandır. Bu feleklerin, unsurların, bileşiklerin kabuğu, zarfı ve kabıdır. O, cümlesinin iliği ve özünün özüdür. Bütün eşya, insana hizmetçidir. O, hizmet ve ikram edilendir. Aziz, şerif ve muhteremdir. Zira ki o, cümleden güzel ve yücedir.
Sayfa 58 - Hikmet neşriyat
Ye'cüc ve Me'cüc seddi, yedinci iklimin doğu semtinde, eski Tataristan'in kuzeyinde bir yerdedir.
Sayfa 238 - Hikmet Neşriyat, 1. Cild, basım: 2008 İstanbul
Reklam
Yedi iklimin ötesini araştırmak için kutup dönencesi altına değin gitmişlerdir. Oraları meskûn bulup, halkını surette insan, sirette hayvan emsali eksik ve bilgisiz müşahede etmişlerdir. Kutup dönencesi altında bir kavme yetmişlerdir ki hepsi it ağızlı ve it huylu, birbiriyle itlik ederler ve it gibi yaşayıp, it dirliğinde olurlar. Kışın şiddetinden on ay müddetinde it gibi yerlere girerler. Onlar ne din bilirler, ne mezhep; ne meşrep ne de sanat ederler. Ne süs ne ibadet bilirler. Ne âdet, ne letafet ve ne nezafet bilirler, ne iffet.
Sayfa 249
Filistin ile Kıbrıs Adası arasında bir yol vardı ki, Filistinliler karadan Kıbrıs'a giderlerdi. Sebte Boğazı'nda(Cebelitarık boğazı) taşlardan yapılmış, uzunluğu on iki mil sağlam bir köprü vardı ki, buradan Endülüslüler batı tarafına, batıdakiler de Endülüs'e geçerlerdi. Rum Denizi'nin (Akdeniz) suyu, o köprünün altından akıp, okyanusa dökülürdü. Bundan sonra günlerin geçmesiyle, o köprüyü örtüp, çevresini bile basmıştır. Halen o denizin safa ve sükûnu vaktinde, o köprü görünür, derler. Bunlara benzer binlerce belirti vardır ki, deniz sularının batıdan doğuya akışına delalet eder.
Sayfa 226 - Hikmet Neşriyat, 1. Cild, basım: 2008 İstanbul
Bedenin aslı nedir?
Ey aziz! Malum olsun ki, filozoflar demişlerdir ki: Eğer bir kimse murat eylese ki, kendisine vaat olunan dönüş yerini araştıra ve dönüşünün menzillerini katedip aslına gide. O, hemen bunu bilsin ki, ihtiyarlıktan önce kırarmıştı. Ondan önce civan olmuş idi. Civanlıktan önce çocuk olmuş idi. Çocukluktan önce ana rahminde cenin olmuş idi. Ondan önce et parçası olmuş idi. Ondan önce kan pıhtısı olmuş idi. Ondan önce rahimde, kadının ve erkeğin dölünden birleşmiş nutfe olmuş idi. Ondan önce, babanın sulbünde ve ananın göğsünde meni olmuş idi. Ondan önce damarlar içinde kan olmuş idi. Ondan önce babanın ve ananın gidası olmuş idi. Ondan önce hayvanı olmuş idi. Ondan önce bitkisel olmuş idi. Ondan önce unsurların cüzleriyle karışmış toprak idi. Topraktan önce mutlak cisimdi. Ondan önce külli tabiattı. Ondan önce mücerret cevherdi. Şu halde o kimse ki, hal ile bu makama yetmiştir. O, cisimlerin ve ruhların yollarını tamamıyla katedip gitmiştir. Karanlık ve nur perdelerini toptan kaldırmıştır. Kendi nefsini anlayıp bilmiştir. Mevlâsını tanımış ve bilmiştir. Başlangıç ve sonunu bilip, kanden gelip gittiğini anlayıp, arif ve Hakka ulaşıcı olmuştur. Bu ruhani miraçla her müşkülü çözüp, her muradı hasıl olmuştur.
Sayfa 319
Herkese lazımdır ki, önce kendi nefsini bilmeye, sonra Rabbini bilmeye yönele. Ta ki muhabbete nail ve sevgiliye ulaşıcı, muradını elde edici ola. Zira ki nefsi tanımak, Hakkı tanımayı gerektirdiği gibi, Hakkı tanımak dahi sevgisini gerektirir. Mesela güzel bir yazıyı veya fasih bir şiiri görüp okursan ve bunların yazıcısını bilip, ona sevgi duyup, onunla karşılaşmayı gönülden arzu edersin. O dahi sana dost olup, muhabbet ve muvafakat eyler. Ey Allahımız! Bizi ken- dimizi tanımayı ve kendini tanımayı nasip et. Sevginle rızıklandır. Ya Vedut, ya Allah, ya Rahman, ya Rahim!
Sayfa 315
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.