Marksizm, Ulusal Sorun ve Sömürge Sorunu

Josef Stalin
Kendi kaderini tayin maddesi, ulusların haklarından sözeder. Bu maddeye göre uluslar, sadece özerklik hakkına değil, fakat ayrılma hakkına da sahiptirler. Burada sözkonusu olan, siyasi bakımdan kendi kaderini tayin etmedir.
Reklam
Yerel milliyetçilik sapmasının özü, kendini tecrit etme ve kendi ulusal kabuğunun sınırları içine kapatma çabasıdır, kendi ulusu içindeki sınıf karşıtlıklarını örtbas etme çabasıdır, kendini Büyük Rus şovenizminden, genel sosyalist inşa dalgasından ayrılarak koruma çabasıdır.
Muhalefet, Parti önde gitmelidir derken haklıdır. Bu temel Marksist bir önermedir, buna uymadan gerçek bir komünist partisi yoktur ve olamaz. Ama bu, gerçeğin sadece bir kısmıdır. Tüm gerçek şudur ki, parti sadece önde gitmekle kalmayıp, aynı zamanda milyonlarca kitleyi beraberinde ilerletmek zorundadır. Milyonlarca kitleyi beraberinde ilerletmeksizin önde gitmek, gerçekte hareketten kopmak anlamına gelir,
Lenin’in Nisan Tezlerini alın görecektiniz ki, Lenin devrimimizi iki aşamaya ayırıyordu: ilk aşama, ana ekseni tarım hareketi olan burjuva demokratik devrimdi; ikinci aşama ise, ana ekseni iktidarın proletarya tarafından ele geçirilmesi olan Ekim Devrimiydi. Çin devriminin aşamaları nelerdir? Kanımca Çin devriminin üç aşaması vardır; Birinci aşama, tüm ulusun birleşik cephesinin devrimidir, devrimin esas darbeyi dış emperyalizme yönelttiği ve milli burjuvazinin devrimci hareketi desteklediği kanton dönemidir. İkinci aşama, ulusal birliklerin Yangste’ye kadar ilerlemesinden sonra, milli burjuvazinin devrime sırt çevirdiği ve tarım hareketinin on milyonlarca köylünün güçlü bir devrimi haline geldiği burjuva demokratik devrimdir. Üçüncü aşama henüz başlamamış olan ve fakat başlayacak olan Sovyet devrimidir.
Sömürgelerde
Bu ülkelerde “yabancı hakimiyet” sosyal yaşamın özgür gelişmesini sürekli engeller, bu nedenle sömürgelerde devrimin ilk adımı yabancı kapitalizmin devrilmesi olmalıdır,
Reklam
Halk düşmanı, karşı-devrimci politika olarak, zararlı bir politika olarak asimilasyon politikasının Marksizm-Leninizmin cephaneliğinde asla yeri bulunmadığını elbette biliyorsunuz. Ayrıca, ulusların ve ulusal dillerin, olağanüstü bir istikrar ve asimilasyon politikasına karşı muazzam bir direnme gücüyle sivrildikleri de biliniyor. Türk asimilatörler, asimilatörlerin en zalimleri, Balkan uluslarına yüzyıllar boyunca işkence ve eziyet ettiler, ancak yalnızca onları yoketmeyi başaramamakla kalmadılar, bilakis kendileri teslim olmak zorunda kaldılar. Zalimlikte Türk asimilatörlerinin pek gerisinde kalmayan Çarlık Rusyası Ruslaştırıcıları ve Prusya-Alman Cermenleştiricileri, yüz yıldan fazla bir zaman seyrinde Polonya ulusuna işkence ve eziyet ettiler, aynen İran ve Türk asimilatörlerinin yüzyıllar sürecinde Ermeni ve Gürcü ulusuna işkence, eziyet yaptıkları ve kökünü kurutmaya çalıştıkları gibi, ancak yalnızca bu ulusları yoketmeyi başaramamakla kalmadılar, bilakis tersine kendileri teslim olmak zorunda kaldılar.
Sayfa 320 - İnterKitabı okudu
Ulusal bayrak sadece kitleleri kandırmak için kullanılmaktadır, çünkü ulusal bayrak, ulusal burjuvazinin karşı devrimci niyetlerini gizlemek için popüler ve elverişli bir araçtır.
Hakların kendi kaderini tayin hakkından başka, bir de işçi sınıfının kendi iktidarını pekiştirme hakkı olduğunu ve kendi kaderini tayin hakkının bu hakka tabi olduğunu akılda tutmalıyız. Kendi kaderini tayin hakkının, daha yüce bir başka hakla, iktidara gelmiş olan işçi sınıfının kendi iktidarını pekiştirme hakkı ile çeliştiği durumlar vardır. Bu durumda bunu açıkça söylemek gerekir kendi kaderini tayin hakkı, işçi sınıfının kendi diktatörlüğünü gerçekleştirme hakkına engel olmamaz ve olmamalıdır. Birincisi ikincisi karşısında geri adım atmak zorundadır.
Ulusal baskı nedir? Ulusal baskı, ezilen halkların sömürülmesi ve soyulması, ezilen milliyetlerin halklarının zorla kısıtlanması yolunda emperyalist çevrelerin başvurduğu sistemdir.
Reklam
Uluslar istedikleri gibi örgütlenme hakkına sahiptirler; onlar ulusal kurumlardan her birini yararlı olanlar gibi zararlıları da, koruma hakkına sahiptirler, kimse ulusların yaşamlarına zorla müdehale edemez. Fakat bu henüz Sosyal Demokrasinin ulusların zararlı kurumlarına karşı, amaca uygun olmayan taleplerine karşı mücadele ve ajitasyon yapmayacağı anlamına gelmez.
Proletarya “kendi” ulusu tarafından ezilen sömürgeler ve uluslar için de siyasal özgürlüğü talep etmelidir. Aksi taktirde proletaryanın enternasyonalizmi boş bir laf haline gelir; ezen uluslarla ezilen ulusların işçileri arasında ne güven, ne de sınıf dayanışması mümkün olur.
Apaçık ki, ulusal sorunu çözebilecek, yani çeşitli uluslar ve kavimlerin barış içinde birarada yaşama ve kardeşçe işbirliğinin koşullarını yaratabilecek tek rejim, Sovyet iktidarı rejimidir, proleterya diktatörlüğü rejimidir. Kanıtlamaya gerek yok ki, sermaye egemen olduğu sürece, üretim araçlarında özel mülkiyet sürdükçe ve sınıflar varoldukça, ulusların eşitliği güvencelenemez; sermayenin iktidarı sürdükçe ve üretim araçlarına sahip olmak için savaşıldıkça, ulusların eşitliği ve ulusların emekçilerinin işbirliği sağlanamaz. Tarih, ulusal eşitsizliğin yok edilmesi, ezilen ve ezilmeyen ulusların emekçilerinin kardeşçe işbirliği rejiminin kurulması için tek çarenin, kapitalizmin tasfiye edilmesi ve Sovyet düzeninin kurulması olduğunu söylemektedir.
Öncünün kitlelerden kopmamasını, ama milyonlarca kitleyi gerçekten beraberinde ilerletebilmesini sağlamak için tayin edici bir önkoşul gerekir, yani kitlelerin bizzat kendi tecrübeleri temelinde öncünün talimat, direktif ve sloganlarının doğruluğuna ikna olmaları gerekir.
Bir ulusu oluşturan kişiler her zaman kapalı bir kütle halinde yaşamazlar, çoğu zaman gruplara bölünürler ve bu yolla yabancı ulusal organizmalara bulaşırlar. Onları ekmeklerini kazanmak için çeşitli bölgelere ve kentlere süren, kapitalizmdir. Yabancı ulusal bölgelerde bulunan ve oralarda azınlıklar oluşturan bu gruplar, bölgedeki ulusal çoğunluk tarafından dilleri, okulları ve benzer diğer kurumları zorla engellenerek baskılanırlar. Ulusal çatışmaların nedeni budur. Bölgesel özerkliğin işe yaramazlığının nedeni budur.
Resim