Marksizm ve Cinsel Devrim

Aleksandra Kollontai

Marksizm ve Cinsel Devrim Sözleri ve Alıntıları

Marksizm ve Cinsel Devrim sözleri ve alıntılarını, Marksizm ve Cinsel Devrim kitap alıntılarını, Marksizm ve Cinsel Devrim en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İktidarı bir kere sağlamlaştıktan sonra burjuvazi, iki yüzlülük maskesini düşürdü ve evliliklerini açıktan açığa, bir çeşit ticari anlaşmalar, karlı işler gibi yaymaya koyuldu. Evlilik burjuva ideologlarının hoşlandıkları tanımla, birbirini seven iki kalbin birliği yerine, bu günkü koşullarda gittikçe daha sık, hayasızca bir çeyiz alımı ya da asalet senetleri satımı haline geldi. Küçük ilanlarla gerçekleştirilen evliliklere öyle alışıldı ki, en titiz burjuvazinin ahlak duygusu bile bundan asla heyecan duymuyor. Evliliği bozma istekleri öylesine çok arttı ki, bir Viyanalı yargıç, umutsuzlukla şöyle haykırıyor: Yakında tükenmiş evlilikler için açılan davalar, cam kırılması nedeniyle açılan davalar kadar sıklaşacak
Sayfa 18
İnsanlar arasındaki her toplumsal ilişki biçimi, hangisi olursa olsun, sağlam olabilmek için, kendi döneminde bir başkasını değil, yalnız bu toplumsal ilişki biçimini yaratan ekonomik nedenlerin var olmasını ister. Doğal ekonominin egemen olduğu devirde aile her şeyden önce bir ekonomik hücre, içinde barındırdığı insan grubunun zorunlu tüm gereksinimlerinin üreticisi olan bir hücre idi.
Sayfa 15
Reklam
Aramızdan ayrılışının 70. yılında saygıyla..
"Fuhuş, gönüldeki aşkı söndürür. Fuhuş, normal insan düşüncelerini bozar, ruhu yoksullaştırır ve zehirler. Yaşanmış duyguların getirdiği, kişiliği zenginleştirerek geliştiren tutkulu aşk duygusu yeteneğini, bu en değerli şeyi alıp götürür."
Manevi 'insan' karakterinin ve duyguların kadında derece derece birikimi sonunda, kadının yalnızca cinsin temsilcisi olarak değil, bir kişi olarak da değerlendirilmesi gerektiğini öğreniyoruz; kadını yasal döl verme güvencesi sağlayan dişilik diye gören eski değerlendirme, kendiliğinden kayboluyor.
Aşkta, yaşamın içeriği ve amacını değil, erkekler gibi, "dinlenme, şiir, ışık" arar sadece. Ama kendi üstünde, kendi 'ben' i üstünde hükmetme yetkisini, hatta sevdiği erkeğe bile asla tanımaz.
Bugünkü insan psikolojisi, 'serbest aşk' ilkesini kabul etmeye gerçekten hazır mıdır? Peki ya, en sağlam kafaları bile kemiren kıskançlık? Ya derinlere dek kök salmış olan, yalnızca bedeninde değil, eşinin ruhu üzerinde bile mülkiyet hakkına sahip olma duygusu?
Reklam
155 öğeden 131 ile 140 arasındakiler gösteriliyor.