Kadın, cehennemin kapısı ve insanlığın bütün kötülüklerinin anası olarak gösteriliyordu. Sadece kadın olmalarından utanmalıydılar. Dünyaya getirmiş oldukları lanetler yüzünden hep nedamet halinde yaşamaları gerekti. Kadın, cennetten kovuluşu hatırlattığı için elbisesinden utanması gerekti. Şeytanın en güçlü aleti olduğu için, hele güzelliğinden utanmalıydı. Fiziksel güzellik kilisenin baş hedefiydi, yine de bir istisna vardı bu konuda, çünkü Ortaçağ'da piskoposların güzelliklerinin mezarları üstüne yansıdığı görülmüştü. Dar kafalı bir kurul, 6. yüzyılda, temiz olmadıklarından kadınların çıplak elle İsa'yı tutmasını yasak etmişti. Aşağı durumları sürdürülmekteydi.
Çocuklar olmasaydı, cinsiyetle ilgili herhangi bir kuruluş olmazdı, ama işin içine çocuk girer girmez, karı koca birbirine karşı olan duygularının artık en önemli şey olmadığının farkına varmak zorundadırlar.
Eton'un eski başöğretmenlerinden biri, geçenlerde, öğrencilerin konuştuğu şeylerin, ya çok tatsız ya da müstehcen olduğunu söylemişti. Buna rağmen, söz konusu ettiği öğrenciler, koyu geleneksel metodla yetiştirilmiş kimselerdir. Cinsiyetin bir sır haline getirilmesi, gencin bu konudaki tabii merakını iyiden iyiye artırıyor. Büyükler, cinsiyeti başka konular gibi ele alıp da bütün soruları cevaplandırsalar, isteyeceği veya anlayacağı bütün bilgileri verseler, çocuk hiçbir zaman müstehcenlik fikrine saplanmaz, çünkü müstehcenlik düşüncesi bazı konuların söz edilmemesi gerektiği inancına dayanmaktadır. Cinsel merak da, öteki meraklar gibi, tatmin olur olmaz ölür. Bu yüzden gençleri sabit fikirden kurtarmanın en iyi yolu; istedikleri kadar bilgi vermektir.
(Eski) Kadınların, genel olarak erkeklerden daha bilgisiz olduğu inkâr edilemez sanırım, bunun sebebinin büyük bir kısmının da kadınlardaki cinsel bilgi merakının daha etkili bir şekilde bastırılmış olmasından ileri geldiğini sanıyorum.