Geçen nisan ayında Dag Solstad'ın Mahcubiyet ve Haysiyet kitabını konuşuyorduk bir arkadaşımla. Konu doğal olarak Ibsen'in Yaban Ördeği'ne geldi. Hiç tiyatro metni okumadım dedim. Şaşırdı. Hem kitap oku hem tiyatroya git ama tiyatro metni okuma, ilginç, dedi. Eksik bir şey mi yapıyorum diye düşündüm. E o zaman Çehov'un tiyatroları ile başlayalım dedim, Mayıs ayında gittiğim tiyatrolar yetmediyse artık.
Kitapta iki tiyatro oyunu var. İkisi de Rusya kırsalında geçen hikayeler. İlk öykü Martı'da, Rusya kırsalındaki yazlıklarına dönen bir ailenin hikayesi var. Tiyatro oyuncusu kadın, yazar sevgilisi, tiyatro oyunu yazmaya hevesli oğul, oyuncu olmaya istekli oğulun sevgilisi. Yani hikayenin merkezinde tiyatro ve aşk var. Yalnız şöyle bir durum söz konusu.Herkes birini seviyor, ama hiçbir sevilen kendisini seveni sevmiyor. (Ne cümle kurdum ben öyle ). Yani işler karışık.
İkinci hikaye biraz daha toplumsal içerikli. Kırsalda, toprak sahibi bir soylunun, dara düşüp atalarından kalan vişne bahçelerini satmak zorunda kalması. Bir çok farklı sınıftan bireyler içeriyor oyun, dönemin her Rus hikayesinde olduğu gibi. Aralara serpiştirilmiş toplumsal mesajlar da veriyor bu kişiler. Sanki Vişne Bahçe'sini biraz daha fazla sevdim.