Martin Eden
“Bana ne zaman aşık oldun?” diye fisildadi kız.
“En baştan,ilk andan seni ilk gördüğümden beri. O anda çılgın gibi tutuldum sana aradan geçen onca zamanda daha da çıldırdım. Şimdiyse mecnun gibiyim sevgilim.
“Peki ya sen?”
“Aniden oldu.” Son derece yavaş konuşuyordu; gözleri sıcacıktı, heyecanla doluydu, eriyordu, yanakları hafifçe kızarmıştı ve öle kalmıştı. “ Biraz öncesine kadar... sen bana sarılana kadar bilmiyordum. Seninle evlenmeyi asla düşünmedim, Martin, biraz öncesine kadar. Ne yaptında aşık ettin beni kendine?”
Şu dünyada sonum geldi, artık öldüm ben.
Şimdi gagalayıp duracaklar merakla o küçük çenebaz kargalar, insan denen.
Çıkar bir cesur yürek, gerçeği haykırır:
Bilki burda acımasız kötülüğün yok ettiği büyük bir ruh yatmaktadır.
Geldi taze ve hoş günlerinden gençliğin, bu kötü vakte kılıçlarla, ezgilerle.
Dilinden kalbinden gelen özgürlük sözü.
Yaralıydı ama gizledi maharetle.
En sonunda o yara ona diz çöktürdü, uzatıp yatırdı gördüğünüz mezara,
koca bir "Başarısız" damgası, alnında.
Çeviri: Levent Cinemre
ne kadar çok uyuduğunu,ne kadar çok uyumak istediğini fark etti.Eskiden uyumaktan nefret ederdi.Uyku, hayatının en değerli anlarını çalardı ondan.Uykuya nasıl hınç duyardı.Şimdiyse hayat diş biliyordu.Hayat iyi değildi,nahoş,acı bir tat bırakıyordu ağzında.Onu korkutan da buydu.Yaşamı özlemeyen bir yaşam,bitmeye yüz tutmuş demekti.....