Martin Eden kitaplarını, Martin Eden sözleri ve alıntılarını, Martin Eden yazarlarını, Martin Eden yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İfadelerindeki cüret anlamsız ve kabaydı; etkili olsun diye yazılmış laflar birer ucubeydi; her şey saçma, gerçekdışı ve imkansızdı. Hemen orada bir ateş yakacak kadar mecali olsaydı Deniz Güzellemeleri’ni o anda alevlere atardı.
İyice alçalmasına neden olan bir süreçten geçmiş ya da zaten doğuştan beri sersemin tekiymiş gibiydi, tiksiniyordu kendinden. İçinde ilahi ne varsa yok olmuştu; yaşama gücü, canlılığı kalmamıştı ki dürtsün onu. Ölmüştü. Ruhu ölü gibiydi. Bir hayvandı o, iş hayvanıydı. Ne yemyeşil yaprakların arasından geçerek inen gün ışığının güzelliğini görüyor, ne de kozmik sonsuzluktan bahseden ve sırlarını o yaprakların hışırtılarında açığa vuran mavi gök kubbenin fısıltılarını duyuyordu artık.
Ruth ona “Prenses” şiirini okurken Martin’in gözüne, kızın dudaklarını boyayan vişne suyu koyusu ilişti. Bir anda kızın bütün ilahiliği paramparça oldu. O da topraktandı netice itibariyle, Martin’le ve topraktan meydana gelen herkesle birlikte aynı yasalara tabiydi.
Kadındı o, bütün kadınlar gibi bir kadındı. Aniden gelmişti bu fikir. Martin’i afallatan bir keşifti. Sanki güneşin gökten düştüğünü görmüş, sanki taptığı masumiyetin kirlendiğine tanık olmuştu.
…karşısındaki şu kadınla aşıkların oyununu oynamaya cesaret etti.