Heine, modern feodal devleti mükemmelleştirmek değil, yıkmak isteyen duyusal ve politik bir sanat arzulamaktaydı. Hegel, devletin mükemmelleştirilmesiyle birlikte tarihin ya da sanatın gelişiminin de sona ereceğini iddia ederken; sanatçının avangart fonksiyonuna vurgu yapan Saint-Simoncu estetiği tercih eden Heine, devletin himayesine tabi olmak yerine mesleğinin özgürlüğünü korumakla ilgilenen bir sanatçı olmayı seçiyordu.