Peyami Safa’nın okuduğum ikinci kitabı fakat sanki diline ve fikir dünyasına evvelden aşina olduğum bir yazar. Çünkü çoğu yazarın her kitabını aynı beğeniyle okumuyorum. Ahmet Hamdi Tanpınar, Samiha Ayverdi, Nazan Bekiroğlu gibi kalemini sevdiğim yazarlardan oldu Peyami Safa.
Bu kitaba gelirsek; ruha dair tahlilleri, betimlemesi, olayların kurgusu, kullandığı kelimelerin kuvveti ve tesiri cihetiyle yine harika yine eşsiz bir yapıttı.
Hem sanat eseri, hem düşünce kitabı olmayı başaran, insanı içine çeken ve düşündüren, kitabın içinde yaşatan nadir eserlerden olduğunu düşünüyorum. Yazarın da en sevdiği kitabı olması haysiyetiyle Peyami Safa’yı tanımak isteyenlere tavsiye edilebilecek harika bir eser. :)
Kitapta kendi ruhi bunalımlarıyla kafası dağınık, bu sebeple tıp fakültesini bırakarak felsefe bölümüne geçen fakat okuluna da düzenli gitmeyen bir gencin hayat hikayesi anlatılıyor. Kaldığı pansiyondan, tanıştığı kişilere, ailedeki yetişme tarzına ve fikirlerine kadar. Tabi bu fikirlere en çok tesir edenlerden biri de pansiyonda tanıştığı Aziz bey ve onun tavsiyesiyle taşındığı adada gelişen olaylar. Bu olaylar, Ferit’in (hikayemizin kahramanı:)
pansiyondan ayrılarak kalmaya başladığı adada kiraladığı ev ile başlar. Bu ev Matmazel Noraliya adındaki Doğu- Batı, Müslümanlık-Hristiyanlık sentezinde garip hayat hikayesi olan bir hanımefendiye aittir. İlginç bir şekilde Ferit’in hayata dair olan inançlarını temelden sarsar ve değişimine sebep olur.
Güzel, etkileyici, okunası bir roman. Bol istifadeli okumalar :)