Evet, hayat hep hayatın tarafını tutar, kurbanlar da bir şekilde suçlanır. Ama ne hayatta kalanlar en iyileriydi, ne de en iyiler öldü. Tamamen tesadüf.
syf:205
- Para vermeseydin de yardım etmezler miydi, ne yani, aynı ailedensiniz ne de olsa.
- Hah! Hiç anlamıyor musun... O günlerde aile falan kalmamıştı. Herkes kendi başının çaresine bakıyordu.
-Gaz odalarına gitmeyeceğim... Çocuklarım da gitmeyecek onların gaz odalarına. Bibi! Lonia! Richieu! Hemen buraya gelin!
Tosha boynunda hep zehir taşırdı. Sadece kendini değil, çocukları da zehirledi.
-Neden burada tutuluyoruz?
- Durum çok kötü... Siz gelmeden önce salıverilmiş başka bir grup esir vardı...
- Naziler iki gün önce ormana götürdü onları... Ve hepsini vurdular. 600 kişiydiler!
"Biz bir sonraki gruptuk!"
1939-1945 Yahudi soykırımı dönemi,çizimle ancak bu kadar güzel ve profesyonel anlatılabilirdi.
Bu türde ilk deneyimim oldu ve çok etkileyici buldum.Savaş dönemi yaşanan hayatta kalma mücadelesi,gelecek güzel günlerin hayali uğruna katlanılan onca sıkıntı...Din,dil,ırk ne olursa olsun katliamın sarsıcı yönü.İnsanoğlu her saniye ölüm korkusu ile nasıl yaşayabilir,bunun dayanılmaz ağırlığını hissediyorsunuz her çizgide.
Savaş öncesi ve esnasında yaşanılan herşey,savaş sonrasına nasıl derin yaralar bırakıyor aslında.Yazar çok iyi bir dinleyici kesinlikle.Her ayrıntıya çizimlerinde yer vermiş.Savaş sonrası Polonya gettolarından sağ kurtulan babasının,annesiyle tanışma hikayeleri de dahil olmak üzere,görsel hikayeciliğinin muazzam halini,kedi-fare kovalamacası olarak ele almış.
Toplama kampları,gaz odaları...Kampa toplanan insanların ayağına uymayan tahta ayakkabılar,üzerine uymayan kıyafetler düşmesin diye,onları beline bağlayacak bir ipe muhtaç olup Tanrı’ya yalvarmaları.Barakalardaki kalabalık sebebiyle,insanların üzerine basarak 15 dakika gibi bir sürede tuvalet ihtiyacını giderebileceği yere ulaşma çabası...Sadece insan öldürmek için güçsüz olanların şapkalarını başından atıp,koşup şapkasını alması söylenerek kaçıyor diye vurulması,hikayenin asıl kahramanı Vladek’in,açlıkla geçen yıllarının ardından,ölene kadar tek bir kırıntıyı bile çöpe atamaması...Hayatta kalabilmeyi başarmanın uyandırdığı hayranlık duygusu.
2.Dünya Savaşı’nın tüm izleri...
Dokunaklı.