Ben, Anita Blake, hortlakların kabusu, ülkedeki bütün vampir infazcılarından daha fazla vampir öldürmüş olan insan, bir vampirle çıkıyorum. Durumumuz şairane bir biçimde ironik!
"Ama, ben buradayım ma petite. Rüyalarına yakışacak gibi giyindim ve beni öpmedin bile."
"Sana bir merhaba öpücüğü vermediğim için kalbin mi kırıldı?"
"Belki," dedi hafifçe.
"Nasıl senin kadar iyi görünen birisinin kendine güveni olmaz?"
Kaşlarını çattı. "Ne?"
"Bıçaktaki kanı gömleğinle temizleyeceğim."
Bana sadece baktı
"Hadi, Jamil. Gömlek zaten elden gitti."
Jamil gömleği hızlı bir hareketle başının üzerinden çıkarıp bana attı ve ben tek elimle yakaladım. Bıçağı gömleğin lekelenmemiş bir tarafı ile temizledim.
Verne güldü. Gür sesine uyan, kalın, ağızda yuvarlanan bir gülüşü vardı. "Richard'ın senin yerine birisini bulmakta bu kadar zorlanmasına şaşmamak gerek. Sen, adamı hayalarından yakalayan, demirden bir fahişeymişsin."