Mavi, umut demek. Bir tebessümün ferahlığını, bir nefesin sıcaklığını, bir bedenin korunaklı kucağını, ince belli bardaktaki bir çift çayın buğusunda edilen birkaç kelamı, uzun upuzun yollarda saatlerce yürümeyi, bir nehrin şırıltısını dinlerken uyuyakalmayı, güneşli pırıl pırıl bir köy sabahında beyaz sabun kokulu çarşaflar içindeyken, çatal kaşık sesleriyle uyanmayı ve bütün bunların ruha doldurduğu o enfes hisleri doyasıya duyumsamak demek...
Geleceği düşünmek demek. Bugünü dolu dolu yaşamaktan vazgeçmeden, geleceği hayallerle bezemek demek. Maviyi düşünerek, mavilere dalarak, mavilerin içinde...
Mavi böyle bir renk, belki renkten de öte.
O yüzden yabancıların dediği gibi:
"Put a little blue, in everything you do."
(Yaptığın her şeye biraz mavi bulaştır.)