“İnsancıklar, çırpınıp duruyorlar kendilerini kurtarmak için. Kapanlar kapmış parçanın büyüğünü, siz de didişip durun kırıntılar uğruna… Böyle gelmiş… Böyle de gidiyor işte…“
Yaşam boyu yüzsek sularda. İnsanı arıtan bu mavili yeşilli giysilerden başka, böylesine mutlulukla kuşatan ne var yeryüzünde? Balıklardan gelmiyor muyuz? Yetti çektiklerimiz; dönelim artık aslımıza!
Kim oynuyor, kimler oynuyor bu ülkeyle? Niçin oynuyorlar? Niçin oynadıkları belli de... Kimlerin oynadığı belli değil mi? O da belli. Peki nereye varacak bu? Oynayanların istediği yere mi? Bozulmayacak mi bu oyun?