(İnceleme değildir.)
Evet, Burçak, gittiğin yerde umarım mutlusundur.. Seninle tanışmayı hep erteledim, korktum. -Zaten ben bu hastalığı hatırlatan her şeyden kaçıyorum sanırım.- Okumakta yaşamak kadar zormuş gerçekten. İlk hastaneye yattığında ağrı krizleri geçirdiğinden bahsetmişsin. Yazması ne kadar kolay. Anlıyorum seni , hiç bir ilacın fayda etmediği o dayanılmaz ağrılar, bir bıçak alıp saplamak istiyor insan kalbine, sadece acı dinsin istiyor.
Ağrılar, bitmeyen testler, ilaçlar, hastane kokusu, ailenin belli etmemeye çalışsalarda tedirgin yüz hali, mide bulantısı, halsizlik, kendinle verdiğin psikolojik savaş, delik deşik olmuş kolların.. Bu sadece bir hastalık olamaz, savaş bu, aynı zamanda kendinle verdiğin bir savaş. Kazananı da çok kaybedeni de. Daimi kazananlardan olmanız dileğiyle.. Neyse bu kadar melankoli ruha zarar :) Bu ilkbahar ve saçlarım rüzgarda savruluyor bu muhteşem bir şey :)) Aşk, sevgi, kariyer hepsi geçiyor size kalan geçirdiğiniz mutlu zamanlar :) Ve hayatta en önemli şey sağlık. Ve lütfen unutmayın; kimsenin sizi üzmesine izin vermeyin hep derim hayat üzülmek ve fazla ciddiye almak için çok kısa olabilir belli olmaz :)) oldu o zaman aşırı edebi içerikli yazımı burada noktalıyorum :))
Dipnot: “ Hoşça kal Burçak “