Mazda İnancı ve Alevilik

Ethem Xemgin

En Eski Mazda İnancı ve Alevilik Sözleri ve Alıntıları

En Eski Mazda İnancı ve Alevilik sözleri ve alıntılarını, en eski Mazda İnancı ve Alevilik kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Heredot ve Eflatun'a göre ilk Zerdüşt, Eflatun'dan 6.000 yıl önce yaşamıştı. Kurduğu inanç öğretisi ve sistemi tüm diğer inanç öğretilerinden çok daha eskiydi. Bölgenin tüm diğer inanç sistemleri Yahudilik, Hıristiyanlık, Budizm, yeni Pisagorizm, yeni Platonizm, Maniheizm ve İslamiyet Zerdüşt öğretisinin tanrıda birlik “Monizm” öğretisini temel almışlardır. Eflatun'un felsefesinin merkezi noktası kendi düşünceleridir. Eflatun'un düşünceleri ise esas olarak Zerdüşt düşüncelerini temel alır veya kaynağını orada bulur. Pisagoras, Sokrat ve Eflatun, Zerdüşt öğretisinin öğrencileri olup, Sami kaynaklarına göre bunlar Harrani olarak nitelendirilirler. Yani bu kişilikler Harran üniversitesinde ya öğrenim görmüşler ya da öğretilerinde büyük oranda bu üniversitenin öğretisinin etkisinde kaldıklarını ortaya koymuşlardır. Bu temelde Yunan filozofisinin temel ilke ve yönelimi Zerdüşt öğretisinden kaynaklanır.
Tek tanrılı inançların bölgede gelişmesi sonrasında bölgenin en etkin inancı, Avesta adlı kutsal kitabı ile Mazda inancı, bölgenin ilk kitaplı inancı iken, yine Mandear ve Mani inancı kitaplı inançlarken, günümüzde bunlardan hiç bahsedilmeden, sadece kitabi dini inançlar olarak kabul edilen Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslamiyet kabul görmektedir. Kitabi olarak kabul edilen bu dini inançların bölgeye hâkimiyetlerini kurmaları sonrasında, inançlara tabular yerleştirildi, kulla tanrı arasına aracılar konuldu.
Reklam
Bu tabulu dini inançların kutsal kitaplarında yazılı olanların tanrı sözü olarak kabul ettirilmesi ve bunların tanrının aracısı olan peygamberi tarafından ifade edilmiş olması yaklaşımı temelinde inananlarının hiçbir şekilde şüphe etmeden doğru olarak kabul etmeleri zorunluluğunun yanında, bundan şüphe etmenin tanrıdan ve onun peygamberinden şüphe ile eşanlamlı olduğu ve çok büyük bir suç ve günah sayılması gerektiği doğal sonucunu getirmiştir. Ancak tanrı ile insan arasına bir aracının, peygamberlik makamının bu dini inançlarda yerleştirilmesi sonrasında, her tartışma bir şüpheyi doğurduğu için ve dolayısıyla tanrı ile peygamberin sözlerinin doğruluğundan şüphe anlamına geldiğinden, tartışmalar ortadan kalkmış, kendilerinden olmayanların inançsız, tanrısız, kitapsız, dinsiz oldukları ve dolayısıyla da kötü oldukları sonucuna varılmıştır. Böylece de bunların ya o dine zorla kazandırılması veya imha edilip tanrı adına mal ve canlarının yağma edilmesi yönelimi başlamış ve gelişmiştir. Bilindiği üzere her inanç veya dini inanç kendisine göre ve kendisini diğer inançlardan ayıracak şekilde bir yaşam felsefesi dayatır. Bu felsefe o inancın veya dini inancın mensuplarının yaşamlarında her alanda belirleyici olur. Bu inanç mensuplarının yaşama yaklaşım tarzları ile onların ekonomik, sosyal, kültürel, siyasi yaklaşımlarını ve kutsal değerlerini de belirler. Bunun benimsenmesi ile özümsenmesi ve ona bağlı olarak yaşanması, o inancın benimsenme konumunu ortaya koyar ve inananları tarafından istisnasız uyulması zorunlu olduğu için aykırı hareket veya şüphe büyük günah veya cezayı gerektirir.
M.M. Van Bruinessen, "Ağa, Şeyh ve Devlet, Kürdistan'ın Halk Yapısı ve Politikası” adlı eserinde şöyle der: ....Kürdistan'da Şafii ve Şii dini inançların yanında, eski dini inançlarının etkilerini güçlüce devam ettiren dini inançlara da Kürt halkı arasında rastlanmaktadır. Bunlardan en büyük grup durumunda olan Aleviliktir. Alevilik Kuzeybatı Kürdistan halkı arasında etkindir. Bu alanlardaki Alevi Kürt halkının bazı kesimleri devamlı İslamiyetin etkisi ve propagandası altında kalmıştır. Fakat Dersim alanındaki Alevi inancını İslamiyetle bağdaştırmak mümkün değildir. Tespitlere göre Kürt Alevilerin büyük çoğunluğu, Kürtçenin Zaza şivesiyle konuşmaktadırlar. Bu doğru olmakla beraber, Kürtçenin Kurmanci şivesiyle konuşan belirli bir Alevi kesimi de vardır.
Aleviliğin tanrı ve insana yaklaşımı temelindeki felsefesinin, Kürdistan coğrafyasında geçmişte büyük bir etkinliğe sahip olan Mazda inancı ve bu temeldeki Zerdüşt öğretisinden kaynaklandığı veya o inanç felsefesinin günümüzdeki sürdürülme şekli olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu inancın ve Zerdüşt öğretisinin felsefesinde tanrı olan Mazda, Zazacada "Maz" biz, “da” ise verdi yani bizi veren anlamındadır. Yine Kürtçenin Kurmanci şivesinde Ezda, “Ez” ben, “da” verdi, anlamındadır ve beni verdi demektir. Aynı şekilde Kürtçenin Kurmanci şivesinde hâlâ tanrı ismi olarak kullanılan “Xade” deyiminde “Xa” kendi, “de” ise vermek anlamındadır ve kendini veren manasına gelir. Bunlar ve bu inançta tanrı adı yerine kullanılan deyimlerde tanrı, veren veya kendi varlığından veren olup yoktan var eden değildir. Bunun, öz ve anlam itibarı ile Aleviliğin tanrıya ve insana bakış felsefesine uygun olup hatta aynilik içerisinde olduğu açıktır.
Aleviliğin marifet kapısına varılmasına geçişini bir şair şöyle belirlemektedir: Ey tecella-yı cemali, ey vechi Süphani reşid, Lütfun ve kahrın bana hepsi de reyhan görünür. Zulmetin ve nurun ile öyle alıştı ki ruhum, Tavr-ı aşktır görünen, didemde Yezdan görünür. Bu belirlemelerde tanrı olarak anılan Yezdan'ın İslamiyetle hiçbir alakası olmadığı gibi, İslamiyette Allah'ın Yezdan diye bir ismi yoktur. Bilindiği gibi Kürdistanın İslamiyet öncesindeki inancı olan Mazda inancında tanrı Ahura Mazda'nın bir ismidir.
Reklam