Mecmû'u'l Fetava - (16 Cilt Takım)
İbn Teymiyye (Ahmed b. Abdulhalim el-Harrani)Mecmû'u'l Fetava - (16 Cilt Takım) Updates
You can find the Mecmû'u'l Fetava - (16 Cilt Takım) updates, reader opinions on 1000Kitap.
Kabir Azabı Ruha mı Bedene mi ?
Âlemlerin Rabbi'ne hamd olsun. Ehl-i Sünnet ve'l-Cemâat'in ittifakı ile azap ve nimet hem ruh, hem cesed içindir. Ruh bedenden ayrı olarak ve bedenle birlikte nimet veya azap görür. Bu durumda ikisi bir arada iken nimet veya azap gördükleri gibi, bedenden ayrı olarak da ruh, nimet veya azap görür.
Ruhtan ayrı olarak beden nimet veya azap görür mü? Bu konuda Ehl-i Sünnet ve'l-Cemâat'in ve kelâmcıların meşhur iki görüşü vardır. Ayrıca bu konuda şâz görüşler de vardır ki, Ehl-i Sünnet'in ve Ehl-i Hadis'in görüşlerinden değildir. "Nimet veya azabı sadece ruh görür, beden nimet veya azap görmez" görüşü, bedenlerin dirilişini inkâr eden filozofların görüşüdür. Bunlar da müslümanların icmâı ile kâfirdirler. Mu'tezile ve diğer birçok kelâmcı da bu görüştedir ki, bunun berzahta değil, kabirlerden diriliş zamanında olduğunu söylemektedirler.
Mu'tezîle'den bazıları, Kadı Ebû Bekr ve başkaları gibi Ebu'l-Hasan el- Eş'arî ashabından bazıları da ruhun tek başına nimet veya azap görmediğini, çünkü ruhun hayatın kendisi olduğunu söyler, ruhun cesetten sonra yaşadığını inkâr ederler. Bu ise bâtıl bir görüştür. Üstâd Ebu'l-Meâlî el-Cüveynî ve başkaları buna karşı çıkmışlardır. Ruhun cesetten sonra yaşadığı ve nimet yahut azap gördüğü Kitap Sünnet ve ümmetin selefinin ittifakıyla sabit olmuştur.
Mecmû'u'l Fetava - (16 Cilt Takım)
Müslim'in Ebû Hureyre (radıyallahu anh)'dan naklettiği bir rivayete göre
Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:
صِنْفَانِ مِنْ أَهْلِ النَّارِ مِنْ أُمَّتِي لَمْ أَرَهُمَا بَعْدُ: نِسَاءٌ كَاسِيَاتٌ مَائِلَاتٌ مُمِيلَاتٌ عَلَى رُءُوسِهِنَّ مِثْلُ أَسْمَةِ الْبُخْتِ لَا يَدْخُلْنَ الْجَنَّةَ وَلَا يَجِدْنَ رِيحَهَا. وَرِجَالٌ مَعَهُمْ سِيَاطٌ مِثْلُ أَذْنَابِ الْبَقَرِ يَضْرِبُونَ بِهَا عِبَادَ اللَّهِ
"Cehennemliklerden görmediğim iki sınıf vardır:
Giyinmiş çıplak, sallanarak yürümeyi öğreten kırıtkan başları, Horasan develerinin eğilmiş hörgüçleri gibi bir takım kadınlar!
Bunlar, cennete giremeyecek ve onun kokusunu duyamayacaklardır. Yanlarında sığır kuyrukları gibi kamçılar bulunup onlarla insanları döven adamlar!"
-Sahihi Muslim/Libas-
Mecmû'u'l Fetava - (16 Cilt Takım)
İmam Ahmed b. Hanbel Rahimehullah şöyle der;
"Peygamberlerin ölümünden sonra sapıtanları hidâyete çağıran, sapıklardan gelen eziyetlere katlanan, Allah'ın kitabı sayesinde ölüleri dirilten ve körleri Allah nuru sayesinde görür kılan, ilim ehlini yaratan Allah'a hamd olsun Onlar, şeytan tarafından öldürülmüş nicelerini dirilttiler, nice yolunu kaybetmiş sapığa hidâyet yolunu gösterdiler. İnsanlar, onlara ne kadar çirkin tavırlar takındıkları halde onların insanlara ne güzel etki ve tavırları var! Aşırıların tahriflerini, bâtil ehlinin oyunlarını, bid'at bayraktarlığını yapan ve fitneyi tervic eden câhillerin tevillerinden Allah'ın kitabını savundular O bid'at ehline karşı ki, onlar Kur'ân konusunda ihtilâfa ve Kur'ân'a ters düşmüşlerdir. İttifak ettikleri nokta, Kur'ân'a muhalefet etmektir. Bir ilme dayanmaksızın Allah ve Kitabı hakkında ahkâm keserler. Sözün müteşâbihiyle konuşur ve ortaya attıkları şüphelerle câhil kimseleri aldatırlar. Sapıkların fitnesinden Allah'a sığınırız
Mecmû'u'l Fetava - (16 Cilt Takım)
Her daim Selefin yoluna sımsıkı sarıl
من كان مِنْكُمْ مُسْتَنَّا فَلْيَسْتَنَّ بِمَنْ قَدْ مَاتَ فَإِنَّ الْحَيَّ لَا تُؤْمَنُ عَلَيْهِ الْفِتْنَةُ. أُولَئِكَ أَصْحَابُ مُحَمَّدٍ: كَانُوا أَبَرَّ هَذِهِ الْأُمَّةٍِ قُلُوبًا وَأَعْمَقَهَا عِلْمًا وَأَقَلَّهَا تَكَلُّفًا قَوْمُ اخْتَارَهُمْ اللَّهُ لِصُحْبَةِ نَبِيِّهِ وَإِقَامَةِ دِينِهِ فَاعْرِفُوا لَهُمْ حَقَّهُمْ وَتَمَسَّكُوا
Şair şöyle der;
حَقًّا وَكُلُّ كَاسِرٍ مَكْسُورٌ
حُجَج تهافت كَالرِّجاجِ تَخَالُهَا
"Saçma sapan, cam gibi (kırılmaya mahkûm) deliller.
Hak sanırsın onları, oysa kırık dökükler.."
Mecmû'u'l Fetava - (16 Cilt Takım)
Cennet ehlinin konuşacakları dil
O gün insanların hangi dille konuşacakları, Allah'ın hitabını hangi dille duyacakları bilinmez. Çünkü Yüce Allah ve Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) bu konuda bize bir şey bildirmemiştir. Farsçanın Cehennem ehlinin, Arapçanın da ebedi nimet (Cennet) ehlinin dili olduğuna dair sahih bir rivayet yoktur. Ashâb arasında bir ihtilaf olduğunu da bilmiyoruz. Bu konuda hiçbiri herhangi bir şey söylememiştir. Zira bu gibi şeylerde konuşmak boşboğazlılıktır. Bu konuda önceki âlimlere de Yüce Allah bir şey söylememiştir. Ne var ki, müteahhirîn (sonraki âlimler) arasında bu konuda farklı görüşler belirmiştir.
Bazıları, Arapça konuşacaklarını söylemiştir. Bir kısım âlimler de Cehennemliklerin bundan hariç olacakları görüşündedirler. Çünkü onlar Farsça konuşurlar ve Farsça Cehennem'de onların dilidir, demiştir. Bazısı da Süryânice konuşacaklarını, çünkü bunun Hz. Adem (a.s.)'ın dili olduğunu ve diğer dillerin ondan türediğini söylemişlerdir. Bunlardan bazıları, Cennet ehli bunun dışındadır, çünkü onlar Arapça konuşurlar, demiştir.
Bütün bu görüşlerin akli veya nakli hiçbir delili yoktur. Hepsi de delilsiz iddialardır. Allah en iyisini bilir.
Mecmû'u'l Fetava - (16 Cilt Takım)