Mehmed Âkif Mısır Hayatı ve Kur'ân Meâli

M. Ertuğrul Düzdağ

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
"O nûru gönder, İlâhî, asırlar oldu, yeter! Bunaldı milletin âfâkı, bir sabah ister. İnâyetinle halâs et ki, dalga dalga zalâm İçinde kaynamasın çarpınıp duran İslâm! Bu secde-gâha kapanmış yanan yürekler için; Bütün solukları feryâd olan şu mahşer için; Harîm-i Ka'be'n için; sermedî Kitâb'ın için; Avâlimindeki âyât-ı bî-hisabın için; Nasîb-i dâimi hüsran kesilmiş ümmet için; Şu hâk-i pâke bürünmüş semâ-yı rahmet için; Biraz ufukları gülsün cihân-ı İslâm'ın! Hudûdu yok mu bu bitmez, tükenmez âlâmın?"
Sayfa 288 - Şule Yayınları | *Safahat / Hatıralar / Necid Çöllerinden Medîne’yeKitabı okudu
"Akif Bey birgün yine pansiyona gelmişti. Sohbet esnasında takvadan söz ediliyordu. Bir ara Akif Bey: "Bizler muttekî-i muztar kimseleriz, değil mi İhsan Efendi?" deyince, bundan alınan İhsan Efendi, kendisiyle bir yıla yakın konuşmamıştı. O kadar sevdiği ve hürmet ettiği Akif Bey'in şakasını bir türlü hazm edememiş, içinde bir ukde kalmıştı."
Sayfa 86 - Şule YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Şefkat tokadı:
"Ali Yakup Bey'in bazı sâfiyane sualleri olurdu. Dalgınlıkla, fazla düşünmeden, içinden geldiği gibi konuşuverirdi. O gün de, İhsan Efendi'ye. "Efendim, Safahat'ı bu kadar biliyorsunuz. Akif Bey'i bizden fazla anlıyor ve seviyorsunuz... Safahat'ı sadeleştirelim, diyorlar. Bunu siz yapsanız, iyi olmaz mı?.." diye soruverdi. İhsan Efendi, tebessüm etti; "Hazret, o zaman sade su olur yahu" dedi. "İçinde tane kalmaz. Sade su beslemez. Çorbanın içinde tane olmalı... Artık bu millet, Safahat'ı da anlayamayacak bir hale gelecekse; gitsin de, Allah yeniden bir millet getirsin yahu!.. (...) "Yahu adam, ömrünü vermiş Fâtih Cami ile başlamış. Sanatkâr ile bitirmiş. Tevhidi var, feryadı var, camii var, kahvesi var, hastası var, var, var, var... "1400 senelik İslâm, 650 yıllık Osmanlı ve bin senelik Müslüman Türk tarihini, yükselişiyle, başına gelen felaketleriyle, her safhası ile yazmış... "Tasviri var, feryadı var, fikriyatı var! Sen bunların hepsini, lugata bakmadan, okuyup anlamak istiyorsun!.. İnsaf yahu, insaf!..." (...) Evladım, bu sadeleştirme işi, milleti cahil bırakmanın bir şekli, bir mazereti ve bir bahanesidir. İnsanlar, tenbeldir. Kolayı gördükçe gevşer, rahata alışır. Gayret sarfedilerek anlaşılacak eserlerden kaçar. Böylece bir zaman sonra, birkaç nesilde, milletin tamamı câhilliğe mahkûm olur. Artık ondan sonra, bilen, çalışan, düşünen insanlar yadırganır. İşte o zaman tam felaket demektir."
Sayfa 306 - Şule YayınlarıKitabı okudu
"...Ben ki ölümü çok tabiî bulurdum. Bazan çok sevdiğim birinin ölümünü benden saklarlardı. Yahut yavaş yavaş söylerlerdi. Ben de için için gülerdim. Bundan tabiî bir şey olur mu? Beni hiç anlamıyorlar. Böyle bir haber karşısında düşüp bayılacağımı sanıyorlar, derdim. Fakat vakta ki Naim'in ölümünü haber aldım... Nasıl diyeyim... Cihan yıkılmış da ben altında kalmışım zan ettim. Bana öyle geldi. Zaten ondan sonra hayatın bir zevki, bir neşesi kalmadı. Meğer ben Naim'i ne kadar severmişim!.."
Sayfa 254 - Şule YayınlarıKitabı okudu
"Dünyâda nasîbin sitem ü cevr ise ey dil, Ahbâbın eder ânı da, a'dâya ne hâcet!"
Sayfa 61 - Şule Yayınları | Şeyhülislam Yahya EfendiKitabı okudu
Reklam
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.