Hiçbir servet veya mevki ,onun ulvi vakarını yenemezdi... Onun bu vasfını Mithat Cemal şöyle anlatıyor. "Hiçbir kapı, altından geçerken onu eğilmeğe mecbur edemedi. O, bu saray parçalarının yüksek tavanları altında küçülmüyor, fevkinde yalnız gökyüzü duran bir başla oturuyordu.."