Mektûbât-ı Rabbânî

Mektubat-ı Rabbani (3 Cilt Takım)

İmam-ı Rabbânî

Most Liked Mektubat-ı Rabbani (3 Cilt Takım) Posts

You can find Most Liked Mektubat-ı Rabbani (3 Cilt Takım) books, most liked Mektubat-ı Rabbani (3 Cilt Takım) quotes and quotes, most liked Mektubat-ı Rabbani (3 Cilt Takım) authors, most liked Mektubat-ı Rabbani (3 Cilt Takım) reviews and reviews on 1000Kitap.
Şu işe hayret ediyorum; önceleri başıma gelen her bela ve musibet bana neşe verir ve "Daha yok mu" derdim. Kaybettiğim dünyalıklar sayesinde için ferahlar, hep benzer durumlarla karşılaşmayı arzulardım. Sonraları sebepler dünyasına inip aciz ve muhtaç olduğumu görünce, çabucak geçse bile başıma gelen az bir sıkıntıdan ötürü ilk anda üzüntü hissetmeye başladım. Yine, önceleri bir bela ve musibetin kalkması için Allah'a dua ettiğimde maksadım, söz konusu belanın kalkması değil, Allah Teala'nın, "Dua edin..." emrine uymak içindi. Şimdi ise yaptığım dualardaki maksadım, başıma gelen bela ve musibetlerin kalkması içindir. Kaybolan önceki korku ve üzüntülerim tekrar geri döndüler. Sonunda anladım ki; korku ve üzüntüleri hissetmeyen önceki halim, sekr (manevi geçkinlik) halinde bulunmamdan ileri geliyormuş. Sahv (kendinde olma) haline gelince, sıradan insanlarda bulunan korku, tasa, sevinç, acziyet ve muhtaçlık hali ayık sufilerde de doluyor. İşin başında duadan maksadım belanın kalkması değildi. Ancak bundan yana içim rahat etmiyordu. Zira bu sırada sekr halinin yoğun olarak etkisi altındaydım. Önceleri, Peygamberlerin dualarının, dileklerinin yerine gelmesi için değil, "Dua edin.." emrine uymak için olduğunu düşünüyordum. Şimdi bu makamla şereflendikten sonra işin iç yüzü ortaya çıktı. Anladım ki, Peygamberlerin duası sırf emre uymak için değil; onların da ihtiyaç, korku ve boynu bükük halde bulunmalarından kaynaklanıyormuş. 6.mektup
Sayfa 112 - Semerkand yayınevi
"Ma'şukun aşkı gizli ve örtülüdür. Uşşakın aşkı ise davulla dernekledir. Ancak ikincisi bedene zarar verir. Ma'şukun aşkı ise vücuda şifa olur."
Reklam
"Ey kardeş, Bir başka vakit, belki de böyle bir fırsat sana verilmez. Verilmiş olsa da, ihtimal ki, bu topluluğu kâim bulamazsın. O zaman ne çaresi var? Kaçırdığını nasıl tedarik edeceksin? Onun telafisi nasıl hâsıl olur? Yanılıyorsun, anlamakta hata ediyorsun. Sakın ha, yağlı tatlı lokmalara meftun olmayasın! Sakın ha, süslü güzel elbiselere kanmayasın! Zira bu anlatılanların dünyada ve ahirette hasaretten ve nedametten başka bir neticesi yoktur."
Sayfa 203
"Kelime-i tevhid, afakî ve enfüsî putların nefyi için konmuştur. Nefsin tezkiyesi için pek faydalıdır. Bu mübarek cümleyi, bu tarikatın büyükleri nefsin tezkiyesi için seçmişlerdir. Bu manada bir şiir şöyledir: "Sivâ boynunu LÂ lafziyle vurmadıkça; İLLALLAH köşküne kurulamazsın hakça." ( ما دمت لم تضرب بلا عنق السوى فى قصر الا اللّه لست بواصل )
Sayfa 67 - Sivâ: Başka, gayri, …den başka, …den gayrı, dışında
52. Mektup
"Ey Mahdum-u Mükerrem, Bilmiş olasın ki, nefs-i emmare-i insaniye makam ve baş olma sevdası üzerine yaratılmıştır. Bütün gayreti, akran üzerine üstün gelmektir. Bütün arzusu, yaratılmışların hepsinin kendisine muhtaç, emrine ve nehyine münkad (bağlanmış) olmasıdır. Kendisinin hiçbir şeye muhtaç olmasını istemediği gibi; hiç kimsenin hükmü altına girmek de istemez. Bütün bunlar ondan gelen ulûhiyet davasıdır; Yüce Sultan misli benzeri olmaktan münezzeh, yaratıcısı ile ortaklık davası güder. Mes'ud olmaktan yana pek uzaktır. Hatta ortaklığa bile razı olmaz. Yalnız kendisinin hâkim olmasını ister, başkasını istemez. Her şeyi hükmü altında görmek ister. Bir kudsî hadiste şöyle geldi: "Nefsine düşman ol; çünkü o, bana düşmanlığa saplandı."
Sayfa 66
Aşıkın gönlü bir güzele takılınca, Rahat eder mi, başkasına kavuşunca? Yüz demet fesleğen verseler bir bülbüle, Koklamaz hiç onu, yine gider bir güle. Nilüfer otu, güneşe olunca aşık, On dördüncü ayı görmek ister mi artık? Ciğeri yanan, arar hep suyun tadını, Çok şeker verseler de, hiç beğenmez anı.
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.