Yaşayarak görecek ve idrak edeceksin dedi. Sen de bu savaşta hem suret âleminde, hem de metafizik denen âlemde savaşacaksın. - Yolda tehlike var. Hedefimiz ormanın içindeki dev çınar ağacını bularak içine girmek ve görevimizi yapmak. Görev kağıtta yazılı. Demek ki İlhami Abi´nin verdiği kağıtta bir görev yazılıydı. Latif Baba´nın söylediklerinden bu anlaşılıyordu. Karanlıkta ormanın içine doğru epey ilerlemiştik. Birbirimizi bırakmıyorduk. Bu hâlde bile aklım görevdeydi. Neydi acaba? Biraz daha yürüdükten sonra Latif Baba´nın sesiyle durduk: - Yer burası. Dikkatli baktığımızda diğer ağaçlara kıyasla çok heybetli bir çınar ağacını fark ettik. - Şimdi buradan diğer boyuta geçeceğiz dedi Latif Baba. Besmele çekin. Firavun ve Şeytanîler İstanbul´a yarasa adamlar indirecekmiş. Bu hareket olmadan operasyonu engellememiz gerekiyor. Hem İstanbul´u özlemişsinizdir. Kısa bir süreliğine de olsa buradan İstanbul´a çıkacağız. İstanbul´a çıkmak... Kısa da olsa özlem giderebilecektim. Bir sevinç dalgasıyla içim tuhaflaştı. Fakat görev ciddiydi. Ağaç köklerince sağlamdır Âdem. Uzanır gökyüzüne dalları; meyvesiyle, çiçeğiyle, gölgesiyle güldürür. İnsan, gayesince insan. Uzanır Rabbine elleri; duasıyla, ameliyle güldürür. Şer duvarlarını yıkıp kulu Halık´ına yaklaştırmak görevin. Ve buna en çok sevinecek meleklerin. Gayret Âdem "MELEKLER AĞLAMASIN"