Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Memleket Hikayeleri

Refik Halid Karay

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
“İnsan kalbinde daima, yer bulan kötülükçülüğe, kıyıcılığa karşı uzun süre şaşkınlıkla düşündü, çözemedi...”
Sayfa 159Kitabı okudu
O zaman düşündü ki insanlar yalnız kendi mutluluklarını iyice duymak için, başkalarının felâketini arar ve bencilliklerinin böyle bazı çeşitlerine erdem adı vererek meselâ aıldatılan bir kocayı uyarmayı "ahlâk" sayarlar. Halbulki bunun aslı, başkasının felâketinden duyulan vahşî zevk, kendisini ondan mutlu görmek için hazırlanmış garip bir delildir.
Sayfa 116Kitabı okudu
Reklam
“ Bir saatte kendisi o kadar değişmiş, eski kişiliğinden o derece çıkmış, uzaklaşmıştı ki sanki bu gece bütün mutluluğunu gömdüğü uzun, felaketli bir seyahatten dönüyor, hatırasında dünkü günün bu saati, yirmi sene önceki bir mutlu gün gibi ona uzak, erişilmez görünüyordu.”
Sayfa 116Kitabı okudu
“ Başkasının felaketinden duyulan vahşi zevk, kendisini ondan mutlu görmek için hazırlanmış garip bir delildir.”
Sayfa 116Kitabı okudu
“ Kendisini hayatının o değişiksiz alışkanlıklarına düğümleyen bağların gevşediğini, çözüldüğünü duyar gibi oldu.”
Türk edebiyatında bir ilk..!!
Hasip Efendi kırk yıldır böcekçiliğe bağladığı ha­yatını, şimdi hasta yatan Fotika'sını, bu katil fabrikala­rın öldürdüğü, öldüreceği kızları düşünüyordu. Kuşkusuz görüyordu, inanıyordu, artık inanmıştı, her ay bir genç kız zayıflayarak, öksürerek, terlemiş şa­kaklarına saçları yapışarak, sabırlı, dayanıklı eriyor, bir gün artık evinden çıkamayarak köşesinde ölüyordu. Kırk yıldır böyle kaç gencin acıklı ölümlerini seyretmiş, kaç genç tabutunun arkasından yürümüştü. Üç dört kuruşa karşı on dört saat kaynar sular başında, pis kokular, hasta nefesler emerek zehirlenen, tazeliğinden, kızlığından, gözlerinin pırıltısından her gün bir zerre kaybederek toprak olan vücutlara çok acıyor, bu dert­lere alışamıyordu. Özellikle bugünlerde, sevgilisinin de hastalandığı bu korkunç haftalarda; fabrikanın cinayetlerine ne ka­dar lânet okuyor, biraz da kendisi aracı olduğundan do­layı ne derece acı çekiyordu. Artık iyice anlaşılıyordu: O geçerken, torunlarını gömmüş yaşlı nineler, başlarını çeviriyorlar, sonra bir öc dolu gözle kendisini uzun uzun inceliyorlardı. Bu beyaz hâleler içinde donuk, kirpiksiz hasta gözler! Onların ne acıklı bir bakışı, ne sessiz bir feryadı vardı; bunları hissettiği, bakışlarından üzüntü içinde kaldığı halde "Öldüren ben değilim!" diye haykıramamak ne kadar gücüne gidiyordu. Hasip Efendi uyuyamıyordu; işçilerini düşünüyor­ du. Ah zavallılar!..
Sayfa 130 - Sus payı hikayesinden..
Reklam
Memleketi kaplayan tembelliği, durgunluğu kafası almıyordu. "Bu uyuşukluk, bu kayıtsızlık ne?" diye kendi kendine soruyor, cevabını bulamıyordu.
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.