Cumhuriyet panaroması niteliğinde, güçlü bir kadın karakter ve destansı bir direniş mücadelesiyle 1920-1930'lu yılların Doğu'su. Okurken kendinizi bir engin dağlarda, bir altın gibi ovalarda hissedeceğiniz, karşınıza çıkan bir marabayla onun ağız özellikleriyle sohbet edebileceğiniz bir başyapıt.
Kültürel bir miras olan Cemo ve Memo kitaplarını yazmış olduğu için Yazar Kemal Bilbasar a teşekkürler. Cemo kadar sürükleyici değil fakat daha fazla acı yüklü bu ikinci kitap.
MemoKemal Bilbaşar · Can Yayınları · 2015270 okunma
Aslan gibi erlerimiz celladının elinde can verdi, tosun gibi bebelerimiz acından öldü de, kılınızı kıpırdatmadınız. "Sabrın sonu selamet! Sabır... Sabır! der durursunuz. Başka bir laf bildiğiniz yok: Aha, işte selamet. Yüz bulan yezidi, kökümüzü Osmanlı'ya satmaya hazırlanır. Sabırmış... Ne zamana dek sabır? Osmanlı'nın boynumuza zincir vurup götürmesini niye beklerik ? Neye varıp kanımıza kan istemezik, bizi perişan eden namerdin de yuvasını dağıtmazık?
Cemo'nun devamı olan bu romanda Kemal Bilbaşar Cemo romanında olduğu gibi ağalık sistemini sert bir şekilde memo ağzından çok güzel biçimde eleştirmiş. Cemo kitabında silik karakterde duran Senem bu kitapta asıl anlatıcı konumuna gelip Senem'in geçmişine ve Memo ile tekrar bi araya geldikten sonraki yaşamına dair bilgiler öğreniyoruz. Cemo'da olduğu gibi yazar Cumhuriyet'in ilk yıllarında rüşvetçiliğe, adam kayırmaya her fırsat geldiğinde çok güzel değinmiş. Şeyh Said isyanını Cemo kitabında işleyen yazar bu romanda esas olarak Dersim İsyanına giden süreci Dersimlilerin gözünden bizlere çok güzel aktarmış. En dikkatimi çeken ise Dersimlilerin sıkıntılarını, ağalık sistemini hicveden yazarın hiçbir zaman "Atatürkçü" çizgiden ayrılmaması oldu. Cemo kitabını okuduysanız Memo kitabı sizi bekliyor, iyi okumalar dilerim..
MemoKemal Bilbaşar · Can Yayınları · 2015270 okunma