Miller, kitabın sonuna eklediği notlarında, bu hikayeyi sipariş üzerine yazdığını söylüyor ve çıkan sonuca kendisinin de hayret ettiğini söylüyor. Miller'ı bilenler bilir; hikayeleri ve romanları, felsefe ve psikoloji harçlı yarı otobiyografik monologlardır. Edebi tarzından ve konularından bir hayli uzak
olan bu kısa hikaye ise, işte bu isteğe bağlı yazılan bu hikaye ise bize gösteriyor ki Miller çağdaşlarının yolunu ve tarzını benimsemiş olaymış çok da güzel eserler çıkacakmış piyasaya... 'Keşke yazma yeteneğini komplike düşünceler uğruna harcamasaymış' diyesi geliyor insanın...
Neyse ney, sirklerde çalışan bir adamımız var hikayede, insanları güldürmeye, eğlendirmeye çalışan bir soytarı bu. Gösteri bittiğinde, gerçek dünyaya dönüldüğünde soytarımızın içsel hesaplaşmaları başlıyor; seyircilere karşı nasıl bir sorumluluğu olmalı, acaba onları kandırıyor mu, kendi kişiliğini kandırıyor mu, kendisine karşı nasıl bir sorumluluğu olmalı; işte bunlar gibi muhtelif sorular, hesaplaşmalar... Bütün bu hesaplaşmalar çığrından çıkarsa, akıl sağlığı tehlikeye girerse soytarımız nasıl bir tutum sergilemeli? Okuyalım görelim; hikaye karakterimizi bekleyen trajik final ne? Duygu yüklü, güzel bir hikayedir bu, tavsiye olunur...
İyi okumalar...