Uzun yolculuktan sonra gelen otobüs molaları, küflü peynirler, kült giyimli Madonna hanımlar, moda diye tutturulan, dağınık yırtılmış Amerikan pantolonları.
Senin adın bundan böyle Newton, kafana da ben düştüm. Ve şimdi ben sevgilim, sana temiz kolalı gömlekler biriktirdim. Birbirine geçmiş plastik bardaktan sana çay verebilirim. Çareme çaresiz kalışın beni de çaresiz bırakıyor artık. Sana yazmak suya yazı yazmak gibi, sana söz etmek dilsiz
birinin haykırışları gibi içten ve yangınlı. Ve son sözüm sana, vazgeçmedim yine senden ve senin haberin bile yok.