Evdeki objelere bu kadar bağlı olmanın anlamını düşündü. Sahip olduğumuz şeyleri kendi uzantımız olarak gördüğümüzden mi, yoksa yıllar içinde yaratılmış bir yuvayı paylaşmanın simgeleri olduğu için mi bu kadar değer verildigini sordu kendine, cevabı bilemedi.
İnsanlar tanıdıkları ya da tanımadıkları birileriyle ilgili bir şeyler yaşıyorlar, o birilerinin bunlardan hiç haberi olmuyor. O insanların yaşadıkları, kendi yansıtmaları ya da düşlerinden başka bir şey değil. O birileriyle aslında hiç ilgisi olmayan üretilmiş yaşantılar.
Duygularıyla yüzleşmek ona hep zor gelmişti. Nasıl yaşayacağını bilmediği duygular, bir zaman sonra ilgisiz durumlarda saçma sapan bir şekilde saçılıverirlerdi ortalığa.