Bir gün gelir, açmaz dediğin çiçekler açar.
Gitmez dediğin dertler gider.
Bitmez dediğin zaman geçer.
Hayat öyle bir sır ki, önce şükür, sonra sabır, sonra da inanmak gerek.
Mevlana, Şems'te kendini seyretmiş, onda mananın ardındakini görmüş, gördükleri ile de
Mesnevi'yi yazmıştır.
Fakat Şems Mevlana ile alakası olmayan bazı başka sebeplerden dolayı, zaman çıkıp-çıkıp başka diyarlara gidiyor, Mevlana'nın oğlu Sultan Veled ise her gittiğinde onu alıp geri getiriyordu.
Ne var ki son gittiğinde bir daha geri gelmedi.
Mevlana ise şu bedeni terk ettiğinde, gönlünün gördüklerine kavuşacağı ümidi ile
Öleceği güne, Şeb-i Aruz, "Düğün gecem" demiştir.
Gönülden gönüle muhakkak pencere vardır. Gönüller bedenler gibi ayrı ve uzak değildir.
İki kandilin çanakları ayrıdır, fakat nurları bulundukları yerde birleşir.
Hiçbir âşık yoktur ki, sevgilisinin vuslatını arasın, dilesin de,sevgilisi onu aramasın ve dilemesin.
Mesnevî'den