Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi

Ziya Osman Saba
İstediğim, o kalabalığıyla beraber ruhu da değişmiş Beyoğlu'nda eğlenmek değil, ben ruhuma denk fakir İstanbul'un sokaklarında, serin bir sonbahar gününü bir harmani gibi sarınarak sadece yürümek istiyorum.
Sayfa 48
Ne diyeyim İstanbul, neler yazayım? Şimdi anlıyorum ki bu yaşıma gelinceye kadar sıla hasteri nedir bilmiyormuşum, onu sen bana öğrettin.
Sayfa 46
Reklam
İstanbul sokaklarında böyle kâh hatırlayarak kâh hüzünlenerek kâh ümitlenerek dolaşmak ne güzeldi!
Sayfa 44
Dünyada her insan az çok bir felakete uğramış olabilir. Bunun için büsbütün kötümser olunur mu? Felaketler yerine saadetleri, ölmüşler yerine doğacakları, geçmişler yerine gelecekleri düşünmeliyim.
Sayfa 20
Rabbim, nihayet sana itaat edeceğiz… Artık ne kin, ne haset, ne de yaşamak hırsı…
Yazık ki ölüleri ne kadar unutmak istemesek de az ve geç hatırlıyoruz!
Reklam
Her şey mi birden bana gerçek dünyayı anlatmaya başlamış, yoksa ben mi her şeye artık eski gözlerimle bakmaz olmuştum.
...hiç olmazsa iki saatçik, dünyada hakikaten ne kadar mesut olunabilirse, hiç olmazsa hayalen o kadar mesut olarak geçirmeyi elbette ki isterdim.
Döner kapının her dönüşünde kalbim hop ediyor. Ama o yok! Yok! Koca bir gün onsuz nasıl biter?
Demek seni hep böyle içimden mırıldanmak, kendi kendime tekrarlamak için ezberlemişim!
Reklam
Zilini bile çalmak hakkım olmayan bu yabancı ev gibi, benim için neler hazırlamakta olduğunu bilmediğim istikbali de karşımda açamadım kapısıyla yükselmiş buluyorum.
Asıl yalan, demek şu güzellik, şu, bu ana kadar var olduğunu sandığım mesut dünyaydı!
Bir zamanlar saniyeleri bile kıymetli olan bu kâh kusurlu kâh kusursuz rakamlar şimdi benim için eski ehemmiyetlerini ne kadar kaybetmişler!
"İnsanların yattığı büyük bir mezarlığa baka baka, insanların kaderine benzeyen bir kaderle çürüyüp gidecek."
Resim