"Ben geceleri kitap okur, annen evin son işleriyle ilgilenirken, sen ve ağabeyin Alâeddin beni dinlemek isterdiniz. Sesli okumaya başladıktan bir müddet sonra ağabeyin sıkılırdı ama sen... Sen gözlerini yumardın. Uyudun sanırdım bazen; ama ben sesimi kısınca yükseltmemi ikaz ederdin hemen. Kitaplara âşıktın sen Celâleddin, okumayı çok küçücükken sökmüştün ama dinlemek ayrı bir tat verirdi sana." Babasının elini okşayarak konuştu Mevlana,
"Dinlemek, olmanın ilk eşiği derdin baba."
'Duyuyor musun beni?' diye mırıldandı kendinin dahi duyamadığı bir sesle. 'Biliyorsun... Kalbimin aciz yaralarınına dokunabiliyorsun... İki ucundan birden yanan bir mum gibiyim ben, bilmiyor muyum sanıyorsun? Bak, kapılıp gittiğim şu sahte yüzler nasıl da şaşkın... Yıldızlar saçılıyor oysa avuçlarından... Doğru söylediğimi biliyorsun... Kör olmadığımı biliyorsun... Seni sevdiğimi biliyorsun...'
Unutma; senin için başkasından vazgeçen, bir gün mutlaka başkası için senden vazgeçer.
Kusur bulmak için bakma birine, bulmak için bakarsan bulursun, kusuru örtmeyi marifet edin kendine. İşte o zaman kusursuz olursun.
-Hz.Mevlana