Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.25
Mezarlar Ne Söyler?
Halil CibranMezarlar Ne Söyler? Yorumları ve İncelemeleri
Mezarlar Ne Söyler? yorumları ve incelemelerini, Mezarlar Ne Söyler? kitabı hakkındaki okur görüşlerini , Mezarlar Ne Söyler? puanlarını 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.Puan
810 üzerinden
Yasa bir kötülüğe, daha büyük bir kötülük ile karşılık vermek midir? Töre, bir yanlışı daha büyük bir yanlış ile düzeltmek midir? Adalet, bir suçu daha büyük bir suç ile cezalandırmak mıdır?
(Mezarlar Ne Söyler Hikayesinden)
Mezarlar Ne Söyler Cibran'ın hayat öyküsüyle başlar. İçerisinde dört başlık altında anlatılan birbirinden güzel hikayeler vardır. Bu hikayelerin ana teması bir şeyin görünen yüzü ve iç yüzünün aynı olamayacağıdır.
İnsanın olduğu her yerde bu hep böyle olmamış mıdır zaten? Biz ademoğlu bazen sadece gördüğümüz şeylere aldanır ve karşımızdakini yargılarız. Cibran da en çok insanın bu olumsuz davranışını eleştirir.
Kendisi Manuri Hristiyanlardandır. Hristiyanlıkta yaygın olan kilise din adamlarinin kendi rahatlarina düşkün halkı sefalete sürükleyen bir unsur olduğuna da ayrıca dikkat çekmiştir. Özellikle Gavur Halil hikayesinde bu konuya değinmiştir.
Halil Cibran’ı bir nebze de olsa anlamak için okunabilecek güzel eserlerinden biri.
180 syf.
8/10 puan verdi
Kitabın ilk 50 sayfasında Halil Cibranin biyografisi resimlerle gayet akıcı ve anlaşılır bir şekilde yazılmıştır. 4 adet hikayeden oluşan kitapta günümüzde halen süregelen olayların anlatılması okuyucuya anlatılmak isteneni başarılı bir şekilde yansitabilir hatta derin düşüncelere sevk etmektedir. Halil Cibran okuyorsanız 3...5 saat araliginda okuyabileceginiz eserini bitirmeniz günlerce süre bilir o esnada kendinizi, çevrenizi yaşamakta olduğunuz düzeni sorgulamanız gayet normaldir.
din neydi toplumları sömürme aracı mı.?
Halil Cibran'ın bu eseri tek kelimeyle mükemmel. Ama okuduğum basıma ayriyeten değinmek istiyorum çünkü basım farkını da devreye koyarak kitabı çarpı iki mükemmel hale getirmişler.
Okuduğum basımda kitabın ilk 50 sayfasında yazarın hayatı yer alıyor ve eğer bu kısmı atlamayıp sindirerek okursanız. Sonrasında Halil Cibran'ın kitaplarını daha iyi anlayabilirsiniz. Bu kısımda kendime de bir özeleştiride bulunmam gerekirse yazarın çok fazla kitabını okumama rağmen daha önce böyle detaylı olarak hayatını hiç öğrenmemiştim. Öğrendikten sonra diğer kitapları da kafam da daha fazla şekillenmeye ve anlam bulmaya başladı. Demek ki yazarı ne kadar tanırsak eserlerini de o kadar özümseyebiliyoruz.
Kitaba dönecek olursak, tek solukta okunabilecek bir kitap. Konusu ise kesinlikle sizi içine çekecek. İçerisinde dinle toplumların duygularının nasıl sömürüldüğü anlatılıyor. O zaman Rahipler yaptığı şey aslında şuan bizim imamların yaptıkları ile aynı Peygamberden örnek verip bizi şükür etmeye alıştırıp kendileri şatafatlı hayatlarına devam ediyorlar. Siyasiler mango kurutsun biz soğana devam..
Merhaba arkadaşlar ;
Mezarlar Ne Söyler kitabı aslında, en son okumuş olduğum Nietczhe'nin kitabına ufak bir ara vermek için başladığım bir kitaptı.
Fakat anladım ki, böyle bir amaç için yanlış bir seçim yapmışım. Çünkü daha önce de Halil Çibran kitabı okumuş ve çok da beğenmişimdir. Uslubu rahatlatmıştır. Ama bu kitabı kendince derinlikler içeren bir kitap, yani dinlenmek yerine sizi biraz daha yorabiliyor. Çünkü konuları üzerine düşündürüp, yorumlayarak yargılamamızı ve konular üzerine muhasebe yapmamızı sağlıyor...
Kitap içeriğinde ise oldukça detaylı bir Halil Cibran biyografisiyle karşılaşıyoruz. Kitaptaki hikayeler, sebep - sonuç ilişkisi kurarak okuyucuya öğütler şeklinde sunulmuştur. Fakat asla sıkmıyor. Çok akıcı bir şekilde ilerliyor. Alıntı yapabileceğiniz çok sayıda nitelikli cümlelere doyuyorsunuz. Bayılıyorum bu tür kitaplara :))) kesinlikle çok keyifle okuyacağınızı düşündüğüm bir kitaptı... Keyifli okumalar dilerim. :)
Hiç sıkılmadan okuyacağınız bir kitap.
Benim için Halil Cibran bir başkadır.
O nedenle tüm kitaplarını okuyorum.
Bu kitab'da yazar her birinden ders alacağımız
4 olay anlatıyor.
Özellikle ön yargı ila olaylara bakmamamız ve
Mahiyetini bilmediğim bir olay üzerinde hüküm vermememiz gerektiğini bize aktarıyor.
Daha önce bu yazarın kitaplarıyla neden tanışmadım diye kendime kızıyorum. Tek solukta okunur ve olayları iliklerinize kadar hissedersiniz. Geçmiş yasa ve törelerden bahsediliyor. Okurken geçmişe yolculuk yapıyorsunuz günümüzde ne kadar rastlanmasada bu olaylara farksızda diyemiyor insan adalet konusunda..
Hayatımda ilk defa böyle değişik bir şeyle karşılaşıyorum. Elimde Halil Cibran'ın seti var ve bütün kitaplarını okuyayım dedim ama farklı kitaplarında yer alan hikayeler tıpatıp aynı. Bundan önceki okuduğum Asi Ruhlar kitabında olan hikayeler aynı burda var yani şöyle söyleyeyim ben bu kitabı hiç okumadan bitirdim. Bir iki sayfasından daha önce okuduğumu gördüm neden aynı hikayeleri farklı kitap içinde ele alırsınız ki hiç anlamıyorum.
Rahiplerin ve inançlarının eleştirildiği ve Halil karakteri üzerinden, sömürülerinin yobazlıklarının ve dini buyrukların yerine getirdikleri çelişkileriyle yergi ağırlıklı ve sonunda halil’in, şeyh’in adamlarının gözünü açtığı onlarla konuşmasıyla bi farkındalık kazanmaları şeklinde akan olay örgüsü.. Günümüzde artık bu eleştirileri dile getirmekten bile acizken bu kitabın olay örgüsü iyice bunaltıcı geldi. Kitabın konusuna göre günümüz imamları(çoğunluk) bu konumda oldukları için bide bunun üzerine okumak gereksizliğe kaçıyor. Kitabı beğenmedim.
Kitaptaki 4 mini hikayenin 3ünü çok beğendim. Kurgusu ve anlatımı çok güzeldi. En sondaki "Gelin beşiği" isimli hikayeyi sevemedim. Ugrunda ölünesi aşkların varliğina inanmadıgimdan bana çok tiyatral geldi. Genel olarak sürükleyici bir kitap.
Eser dört kısa öyküden oluşuyor. Öykülerin ana teması toplum ve din baskısı...
Yaşarken, ölen bedenler ve ölürken dirilen ruhlar...
Halil Cibran, cesaretli bir bireyin, doğruları söyleyerek zincirlerini kırmasını ve arkasından baskı altında ki bir köy halkını sürüklemesini "Gavur Halil" adlı ilk öyküde oldukça iyi kurgulayıp, doğruların her zaman taraf bulduğuna, insan fıtratı gereği cesaretli bir bireyin arkasında güç oluşturup, zalime karşı gelerek kendi ruhunun derinliklerine yeniden ayağa kalkmasını, kelimelerle zenginleştirerek, zulme baş kaldırışı oldukça iyi işlemiş...
İkinci öykü olan, "Mezarlar Ne Söyler?" adlı öyküde ise, insanın yarattığı töre ele alınmış. Bir Kralın huzuruna getirilen suçlular hakkında verdiği hükümler irdelenerek verilen cezalar ile işlenen suçların neredeyse aynı olduğu, fakat birinin adaleti diğerinin ise sucu teşkil ettiği için sorgulanışını ve her olayın arkasında gerçekten ziyade nasıl göründüğünü sorgulayan bir öykü ve oldukça başarılı. Nedeni ise, gördüğümüz olayların arkasındaki olaylara değilde o an görünenler arasında ki farkı yansıtması...
Üçüncü öykü, Verde El-Hani adlı kadının aşkını, sadakatsizliğinin sebebini ve kendince haklılığını anlatıyor...
Son öykü ise Gelinin Yatağı...
Bu öyküde ise zor bir aşkın hüsran dolu sonu var.
Dediğim gibi tüm öyküler toplum ve din baskısına baş kaldırı...
Yazarın her kitabında olduğu gibi bu eserini de, gücü elinde bulunduran rahiplerin, güç sahiplerinin güçsüzlere ve düşkünlere uyguladıkları ezici zulümlerini düşünerek ve sorgulayarak okudum...
"Birisini yargıladığınızda kendiniz nasıl yargılanmak istiyorsanız öyle yargılayın."
Halil Cibran'ın birçok kitabını okumuş biri olarak söyleyebilirim ki bu kitabın da bir amacı, farkındalığı ve mükemmelliği var. Kitabın ilk 50 sayfasında yazarın biyografisi yer alıyor. Hayatını okurken hiç sıkılmadım ve yaşadığı zorluklardan yola çıkarak ortaya koyduğu eserleri rahatlıkla özümseyebildim. Kitapta dört hikâye yer alıyor; Gavur Halil, Mezarlar ne söyler, Verde el-hani, Gelinin yatağı. Bu öykülerin her biri ders verir nitelikte. Mezarlar ne söyler hikayesi benim en etkilendiğim hikaye oldu. Ön yargılarımız bazen kendimize zarar verebilir, teslimiyetimiz gözümüzü kör edebilir, ruhlarımız imdat çığlıkları atabilir. Bu minvalde, insanlık sonsuzluğun dışından sonsuzluğa akan bir ışık nehridir, der yazar. Yaşamakta olduğumuz düzeni sorgulatan Cibran'ın felsefesini herkes tatmalı bence :) Keyifli okumalar.
Halil Cibran ın klasik tarzından bi eser daha, sesleniş, yakarış, isyan, insanları aydınlığa çekme isteğiyle yanıp tutuşan bir tarz.
Spoiler vardır..!!
Kitap bir kaç kısa öyküden oluşuyor. İlk ikisi kralların, papazların dini ve halkı sömürmesini konu alıyor. Ve bunun adaletsizliğini, yozlaşmayı yüzümüze vuruyor.
Bu iki öyküyü sevdim doğrusu 5 puan burdan aldı.
Diğer iki öykü ise zengin koca ile evlenen kadınların, kocalarını aldatıp sevgililerine kaçmasının aslında iyi bir şey olduğunu anlatıyor bize yutrurmaya çalışıyor ya da. Bu kısmı hiç beğenmedim. Kişiler farklı yorumlayabilir elbette ama sevdiğim beni sevmiyor artık diye düşünen kız zengin biriyle evlenmek üzere iken ( kendi isteği ile) aslında sevgilisinin hala onu sevdiğini öğreniyor. İnsanlara çemkirip hem adamı hem kendini öldürüyor. Saçmalık.
Diğer bir olay ise yine zengin bir adamla evlenen kadın, ( bu isteği dışında olmuş) ama adam ona mükemmel bakıyor, seviyor, değer veriyor. Bu kadın da kocasını aldatıp sevgilisine kaçıyor. Sonra da vah efendim ben onurluyum aşkıma gittim. Yürü git.
Bu iki öyküyü hiç beğenmedim.
Anladım ki Halil Cibran adalet kısmında iyi olduğu kadar aşk ve sadakat kısmında kötü, zevk peşinde koşan biri bence. İnsan istediğini yapmalı kafasında. Bu hoşuma gitmedi.
Ama eser ortalama bi eser ki bu öykülerden başka biri farklı bir şey anlayabilir. O yüzden okumanızı tavsiye ediyorum.
Mezarlar Ne Söyler? Halil Cibran'ın okuduğum 3.kitabı olmakla birlikte bu 3 kitap arasında en çok beğendiğim kitap oldu. Bu sefer 4 hikayeden oluşuyor. Toplum ve Din baskısı üzerine gerek hayali gerekse hayattan oluşmuş eser. Her ne kadar Hristiyanlıktaki Rahiplik-Papalık dönemindeki morfin verip halkı uyutma meselesini anlatsa da; şu an bulunduğumuz toplumdan da anlatılan durumların çok da farklı olmadığını ayan beyan görüyoruz. Bu kitapta; Karl Marx'ın "Din halkın afyonudur" sözünün ne kadar doğru olduğunu gözler önüne seriliyor. Sorgulamadan eğip bükülen bilgiyi gerçek sanıp peşinden giden halkın yanlışlığına karşı vicdanın sesini dinleyip otoriteye karşı çıkıp her türlü zorluğu göze alıp doğrunun peşinden giden insanı anlatan Halil'in hikayesi hikayeler arasında en beğendiğim oldu. İyi okumalar...
Eser dört kısa öyküden oluşuyor.
Öykülerin ana teması toplum ve din baskısı...
Yazar; dönemin tarihi, siyasi ve dini yapısını kendine has üslubuyla aktarmış..
... Toplumun, ruhbanların, sermayedarların görüşüne göre aydın olan, bağnaz , donuk, barbar dini(!) kurallara itaatsizlik yapan herkes dinsizdir
Özellikle Ortaçağ Avrupasının katolik