İmâm Âzam Ebû Hanife bir risalede şöyle der:
"Bilmiş olasın ki, amel ilme bağlıdır. Tıpkı organların göze bağlı oluşu gibi. Az amel ile ilim, çok amel ile cehilden daha üstündür. Tıpkı çölün yolunu bilen bir insanın yanındaki birazcık azığın, buradaki yolu bilmeyip birçok azığa, sahip olmaktan daha üstün oluşu gibi. Bunun içindir ki Allah Teâlâ şöyle buyurur: "De ki; hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Ancak akıl sahipleri düşünüp öğüt alırlar."
Müçtehid imamlar döneminden sonra da insanlar bu değerli fikhi çalışmaları yürütmüşlerdir. Her müçtehid imamın, kendisine tabi olan ve onun metoduna göre hareket eden talebeleri vardı.
Daha sonra, sadece rivayet edilen bu görüşleri araştırıp öğrenenler çıkmıştır. Böylece, fıkhi düşüncenin yerine öncekine uymak fikri hakim olmuş, bunun ardından
Halife Ömer b. Abdülaziz, Hasan-ı Basrî (R.A.)'den, adaletli bir halife nin vasıflarını saymasını istemiş, Hasan-ı Basrî de ona şunları yazmıştır:
"Ey müminlerin emiri! Şunu bil ki, Allah Tealâ, adaletli halifeyi, her yoldan çıkanı yola getiren, her haksızın haksızlığına engel olan, her bozulanı düzelten, her zayıfa güç veren, her
İslâmiyet, suç işleyen bir köleye hür insana verilen cezanın yarısı kadar bir ceza tayin etmiştir. Cariyeler hakkında da Allah şöyle buyurmuştur: "Onlar (cariyeler) evlendikten sonra bir fuhusta bulunurlarsa onları hür kadınlara verilen cezanın yarısı ile cezalandırın" Bunun sebebi açıktır. Çünkü suç, küçük düşürücü bir şeydir. İnsanlar, suçluya takdir gözüyle değil, tahkir gözüyle bakarlar. O halde hür insanın işlediği suçun cezası onun cemiyet içerisindeki mevkiine uygun olmalıdır. Hür olmayan kimselerin cezası da, onların toplum içindeki seviye ve itibarlarına uygun olmalıdır. Bu sebeple İslâm hukukunda köle ve cariyelerin cezası, hür insanların hak ettiği cezanın yarısı kadar tayin edilmiştir. Roma hukuku bunun tam aksi istikametini kabul etmiş, aristokrasiye mensup olanların cezasını azaltmış ve aynı suçu işleyen halk tabakasına mensup olanları ölüm cezası dahil - en ağır cezalarla cezalandırmıştır.