Tarihçilerle oyuncuların ortak bir noktaları vardır: Bütün kişiliklerin kılıklarına girmek zorundadırlar, onları daha iyi oynamak için değil, daha iyi anlamak için.
Eski Mezopotamyalılar dünyayı sırf kendisiyle açıklayamayacaklarına inanmışlardı; dünyayı anlamlandırmak için, dünyayı yaratıp sonra da yöneten insanüstü varlıklara inanmışlardı.
Evet felsefe yararsızdır; antropoloji yararsızdır; arkeoloji, filoloji, tarih, bunlar yararsız şeyler; şarkiyatçılık, Asur bilimi yararsızdır, tamamen yararsız! İşte biz de zaten bunlara bu yüzden böylesine değer veriyoruz ya!
Tarihçilerle oyuncuların ortak bir noktaları vardır: Bütün kişiliklerin kılığına girmek zorundadırlar, onları daha iyi oynamak için değil, daha iyi anlamak için.
Eski Mezopotamyalılar dünyayı sırf kendisiyle açıklayamayacaklarına inanmışlardı; dünyayı anlamlandırmak için, dünyayı yaratıp sonra da yöneten insanüstü varlıklara inanmışlardı.