Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Michelangelo Antonioni

Selim Özgül

Michelangelo Antonioni Sözleri ve Alıntıları

Michelangelo Antonioni sözleri ve alıntılarını, Michelangelo Antonioni kitap alıntılarını, Michelangelo Antonioni en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bilime göre hareket eden insanlar Ay'a ayak basmışlardır ve biz hâlâ Homeros'un ahlâk anlayışıyla yaşamaya devam etmekteyiz
Senaryo bir başlangıç noktasıdır, sabit bir yol değildir. Sayfaya yazdığım şeyin doğru olup olmadığını görmek için gözümü kameraya dayamam gerekir. Senaryoda hayal ettiğiniz sahneleri tasvir ediyorsunuz, fakat havada kalıyor. Sıklıkla, bir oyuncu bir duvara ya da bir peyzaja sizin kendisine verdiğiniz doğrultudan daha iyi bir açıdan bakar, ya da bir pencereden dışarıyı daha iyi seyreder. Dolayısıyla, doğrultular daha sonra belli olur. Ben bununla çok sık karşılaşırım ve bir hareket ya da jestle ortaya konmasını istediğim şeyi söyleme noktasına gelirim.
Reklam
Antonioni: Kesinlikle gelmiş geçmiş en büyük şairlerden olan Lucretius bir zamanlar şöyle söylemişti: "Hiçbir şeyin kesin olmadığı bir dünyada hiçbir şey olması gerektiği gibi görünmez. Kesin olan tek şey, her şeyi belirsiz kılan gizli bir gücün varlığıdır." Bir an için bu söz üzerine düşününüz. Lucretius'un kendi zamanıyla ilgili olarak söylediği şeyin gerçekliği bizleri hala rahatsız etmektedir, bu kesinlikten uzak olma bana daha çok kendi zamanımı­zın bir parçası gibi görünmektedir.
Bütün sanat dallarında olduğu gibi, sinema ilkeleri açısından da bir tek seçenek vardır. O da, Camus'nün dediği gibi, sanatçı­nın aktüaliteye başkaldırısıdır. Bu ilkeye sıkı sıkıya bağlı kaldıktan sonra, gerçekliği gözler önüne sermek için hangi araçların kullanıldığının ne önemi var? Bir sinema yazarı bir romanda, bir haberde ya da kendi hayal dünyasında ne bulursa bulsun, önemli olan onun bulduğu şeyi sınırlandırma, korunaklı hale getirme, biçimlendirme ve kendine mal etme şeklidir. Bunu başarabilirse, kaynağın neresi olduğunun hiç önemi yoktur. Suç ve Ceza'nın hikayesi, Dostoyevski'nin ona verdiği biçim olmasa, vasat bir hikayedir. O çok güzel -ya da çok berbat- bir film olabilirdi. İşte bu yüzden ben neredeyse bütün filmlerimin hikayelerini kendim kaleme aldım.
Son olarak, en son onurlandınlışınız (Comell'de Fahri Profesör ünvanı verildi) hakkında ne düşünüyorsunuz? -Şimdi profesörüm! Ben daha çok bir öğrenci olduğum için, bu beni güldürüyor. Her filmimle denemek istiyorum. Roma'da adamın biri yanıma gelip, "Sizin filmlerinizle büyüdüm ben!" demiş­ti. Asistanlarımdan birine bu olayı anlattığımda, "Adam çok mu uzun boyluydu?" diyerek karşılık vermişti.
Siz bilerek çalışmalarınızda, üzerinizde sanatsal etkiler bulunmadığını söylediniz. Esinlendiğiniz felsefi kaynaklar, sizi etkisi altına alan herhangi bir modern felsefeci var mıydı? -Sartre ve Camus'nün bir rol oynadığını söylemem gerek. Savaş sonrasının bir felsefesi olarak, onların felsefesi o zamanlar benim açımdan önemliydi.
Reklam
Gerçekten de burjuvaziyi açıkça eleştiren ya da alaya alan bir tavrınız var. -Evet. Ben burjuvaziye karşıyım ve ona karşı bir şey söylernek istiyorum. Sadece Çığlık ve Po Nehri İnsanları'nda işçi sınıfını ele aldım. İşçiler üzerine film yapılmasını istemeyen bir hükümete karşı bir tepkiydi o.
Oberwald'ın Sırrı (TV için yapılan) hakkında ne düşünüyorsunuz? Biliyorsunuz, o benim filmim değil. Ben sadece yönetmenliğini yaptım. Elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım. Bir tür drama, bir kraliçeyle bir anarşist arasında yaşanan çok güçlü bir dramdır. Bunun yanında, günümüz İtalya'sındaki çağdaş görüntümüze ideolojik bir göndermede bulunmayı da içermektedir.
Ben kesinlikle, ama kesinlikle kendi üzerime düşünmem. Ben kesinlikle bir 'eylem adamı' değilim. Yaptığım şeyleri yapmak zorunda kalıyorum. Yaptıklarımı gözümün önüne getirdiğim her seferinde, bunların bir daha kesinlikle yapmayacağıını düşünecek kadar zor şeyler olduğunu gördüm.
Mussolini'nin rejimi kısa bir süre sonra çöktü. Bu sizi nasıl etkiledi? Beni yoksulluk içinde yaşamaya zorladı. Almanların Roma'yı işgali sırasında sinema diye bir şey yoktu. Çeviri yaparak çok az para kazandım. Gide'nin La Porte etroite, Morand'ın Monsieur Zero'sunu çevirdim. Fakat o zaman Hareket Partisi'yle ilişkim vardı ve Almanlar beni arıyorlardı. Abruzzi tepelerine kaçtım, orada da peşime düştüler, gene kaçmaya başladım. Sonunda Müttefikler Roma'yı aldılar, biz de tekrar başlama fırsatı yakaladık.
62 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.