“Çünkü nesneler yerçekim alanına kütlelerine bakılmaksızın aynı hızla düşerler. Bir peni ile bir piyano aynı hızla düşüp, aynı anda yere varırlar.”
“Dünyadaki insanların yarısının kirpiklerinde uyuzböceği vardır. Birçok böceğin üstünde de uyuzböceği bulunur. Hatta, başka uyuzböceklerinin üstünde bile uyuzböceği vardır.”
Reklam
“Yabanarıları böcekler âleminin aslanlarıydı. Tıpkı aslanların ekosistemi sağlıklı bir dengede tuttukları gibi, yabanarıları da iyi şeyler yapıyorlar, bitki yiyen böcek nüfusunu kontrol altında tutuyorlardı.”
“Burada kimseye âşık olmak zorunda değilim. Yalnız ve özgür olabilirim. Doğayı inceleyebilir, adı olmayan birçok şeye isim verebilirim...”
Göründüğü kadarıyla günümüz çocukları doğadan ve doğayla iç içe olmaktan koparılmışlardı.
Altın Kitaplar
Reklam
“Hayvanlar onları avlayan yırtıcılardan kaçabilirler, fakat bitkiler bunu yapamazlar. Bu nedenle evrimle kimyasal savaş yapar hale geldiler. Bitkiler kendi böcek ilaçlarını üretiyorlar, tadı çok kötü gelen toksinler yaratıyorlar ve o böceği yiyen avcıları çekecek, uçucu kimyasallar salıveriyorlar.”
Her yanımız minicik yaratıklarla sarılı... Eğer başımızı eğip de ayağımızın dibine öylesine bir bakacak olsak, bizi hayranlığa düşürecek muhteşem şeylerle karşılaşırız. Bir ağacın gövdesinin etrafında bile Macellan’ınkine benzer, ömür boyu sürecek bir yolculuğa çıkabiliriz. -E. O. WILSON
Ünlü doğa bilimci David Attenborough 2008 yılında günümüz okul çocuklarının etrafımızdaki sıradan bitkileri ve böcekleri bile tanıyamadıkları konusunda endişelerini dile getirmişti. Oysa daha önceki kuşaklar için böyle bir sorun söz konusu değildi. Göründüğü kadarıyla günümüz çocukları doğadan ve doğayla iç içe olmaktan koparılmışlardı. Bu durumun nedeni olan birçok faktör vardı: Şehir yaşamı; açık alanların kalmayışı; bilgisayarlar ve internet; çok fazla ev ödevi verilmesi. Fakat sonuçta çocuklar artık doğaya çıkmıyorlar ve doğayla doğrudan bir tecrübe yaşayamıyorlardı. İşin tuhaf yanı, bu sorunun tam da Batıda çevreyle ilgili endişelerin artması ve çevreyi korumak için iddialı adımların atılması sırasında ortaya çıkışıydı. Çocukları çevre bilinciyle eğitmek yeşiller hareketinin en önemli girişimiydi; böylece çocuklara hiç tanımadıkları bir şeyi korumaları öğretiliyordu. Ne ki, bunun geçmişte çevre bo-zulmasına yol açan iyi niyetli formülle tıpatıp aynı olduğu gözden kaçmadı. En canlı örneği, Amerikan ulusal parklarının yok edilmesi ve orman yangınlarını önleme amaçlı Amerikan politi kasıydı. Eğer insanlar korumaya çalıştıkları çevreyi gerçekten anlasalardı, bunun gibi politikalar hiç yürürlüğe girmezdi.
Resim